Alejandro Zambra, kuşağının başarı ve başarısızlıklarına, mutluluk ve mutsuzluklarına, umut ve umutsuzluklarına tanıklık etmeyi, onlarla edebiyat yoluyla sessiz bir iletişim kurmayı başarıyor.
Şilili yazar Alejandro Zambra, ilk romanı Bonzai ile büyük bir çıkış yakalamış ve -2010 yılında düzenlenen listede- İspanyolca yazan en iyi yirmi iki romancı arasına girmeyi başarmıştı. Kariyerindeki ikinci roman olan Ağaçların Özel Hayatı’nda karısının eve dönmesini beklerken üvey kızının başında ağaçlarla ilgili hikâyeler uyduran genç bir adamı anlatıyor ve başarısının tesadüf olmadığını kanıtlıyor.
Zambra’nın Bonzai ve Eve Dönmenin Yolları romanları geçtiğimiz yıllarda Türkçeye çevrilmişti. Ağaçların Özel Hayatı, onları tamamlar mahiyette. Her üç romanda da benzer -ve çok ekonomik- bir anlatım tarzı var… Öyle ki kısacık ve olaysız romanlarını özetlemek için birkaç cümle yeterli olabilir. Tıpkı Bonzai romanının girişinde Zambra’nın yaptığı gibi; “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim, oğlanın adıysa Julio, Julio’ydu, hatta hâlâ Julio. Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.”
Bu ifadeler aslında yazarın edebiyat anlatışını özetliyor. Hikâye hiç önemsiz değil ama asıl önemlisi hikâyenin anlatılış biçimi. Okudukça daha derin katmanlara açılması, dili, üslubu ve anlatım zenginliği.
Bekleyiş…
Bir gecelik bir hikâyesi var Ağaçların Özel Hayatı’nın. Bir akşam saatinde karısı Verónica’nın eve dönmesini bekleyen, bekleme süresi uzadıkça kaygılanan, giderek karanlık çıkarımlarda bulunan Julián’ın duygu ve düşüncelerine yoğunlaşarak serpilip gelişen ve geniş bir zamana yayılan karakteristik bir Zambra anlatısı.
Verónica üniversitede güzel sanatlar eğitimi görürken hamile kalıp çocuğu -Daniela’yı- doğurmuş ama evliliği sürdüremeyince kocasından ayrılmış. Geçimini pasta yapıp satmakla sürdürmeye çalışmış. Julián ile de böyle tanışmışlar. Bir süre sonra evlenmişler. Daniela şimdi sekiz yaşında. Julián ise otuzuna basmış. Bir türlü alışamadığı bir mesleği sürdürüyor. Santiago’daki dört üniversitede edebiyat hocalığı yapıyor ama uzmanlık alanı yok; “arz talep kanunu” nedeniyle edebiyatla ilgili her konuda ders veriyor. Julián’ın ikinci işi ise yazmak; sadece hafta sonları yazmaya fırsat bulabildiği için “pazar günü yazarı” diyor kendisine; “Çok kısa bir kitabı yeni bitirdi, yazmak elbette yıllarını aldı. Başlangıçta kendini malzeme toplamaya adadı: aşağı yukarı üç yüz sayfayı bir araya getirdi ama sonra paragrafları eksiltmeye başladı, sanki derdi hikâyeleri toplamak değil de azaltmak ya da silmekti. Sonuç zayıf: ısrarla kısa roman olduğunu iddia ettiği kırk yedi sayfalık sefil bir tomar.”
Bu sefil tomarın Zambra’nın ilk romanı Bonzai olduğunu düşünebilirsiniz. Çünkü Julián şöyle özetleyecek romanın hikâyesini; “Kendisini bir bonzai yetiştirmeye adamış genç bir adamı anlatıyor, diyecek muhtemelen. Belki de genç bir adam demez, belki de sadece başkahramanın tam olarak bir oğlan çocuğu ya da yetişkin bir adam ya da bir ihtiyar olmadığını belirtmekle yetinir.”
Anlatılan kimin hikâyesi?
Verónica’nın resim kursundan dönmesini bekleyen Julián’ın belleği geçmişle bugün arasında mekik dokurken, bir yandan da küçük kızı avutmak için masallar uyduracak. Kendisnden başka pek az kimsenin bildiği, ağaçların özel hayatına dair hikâyeler bunlar. Julián’ın gecesi ve Ağaçların Özel Hayatı, Verónica dönene ya da Juliân onun dönmeyeceğine emin olana dek, Julián’ın -genç kuşağın- Şili tarihiyle örtüşen hayat hikâyesinden sahneler eşliğinde sürecek…
Zambra’nın her romanında o roman hakkında yorumlarda bulunan bir anlatıcı çıkar karşımıza. Ağaçların Özel Hayatı’nın anlatıcısı da araya girmeyi seviyor. Söz konusu araya girişlerde roman ve roman kişileri hakkında yorumlar yaparken oldukça alçakgönüllü; kimi zaman aksiyon eksikliğine, kimi zaman final sahnelerinin sakinliğine, kimi zaman gerilim eksikliğine dikkat çekiyor. Ne var ki anlatıcının alçak gönüllü itiraflarının ardında müstehzi bir tebessüm fark edilebilir. Çünkü ısrarla vurgulanan “düşman yokluğu”na rağmen romanda gerilim ve çatışma hiç eksik değil. Öncelikle Verónica’nın gelip gelmeyeceği beklentisinden kaynaklanan ve hikâyeyi merakla okutan bir gerilim yakalamayı başarmış. Öte yandan Julián’ın darbe sonrası Şili tarihine paralel giden hayatı da yeterince gerilimli.
Zambra ilk romanı Bonzai’yi 2006 yılında yayımlamıştı. Hemen ardından Ağaçların Özel Hayatı’nı tamamlamış (2007). Eve Dönmenin Yolları’nın yayım tarihi ise 2011. Üç ayrı ama -sıra gözetmeksizin- birbirini tamamlayan üç kısa anlatı. Üç kitapta da Şilili bir gencin hayatını anlattığı halde, yerelin ve özelin sınırlarını aşmış, genelgeçer bir gençlik durumunu kuşatıyor. Kendi varlığını hep hissettirdiği, hatta anlatılanların kendi hikâyesi olduğunun altını çizdiği bu üç romanı sanki daha ilk baştan tasarlamış Zambra. Benzerlikler dikkat çekici; Ağaçların Özel Hayatı’nın kahramanımızın adı Julio olacakken nüfus memurunun yanlış anlaması sonucu Julián olmuş. Julio ise Bonzai’deki kahramanın adı. Eve Dönmenin Yolları’nın anlatıcısının ismi belirsiz. Ancak doğum tarihi, bir anne, bir baba ve bir kız kardeşten oluşan ailesi, mesleği (edebiyat öğretmenliği), yazmaya ilgisiyle diğer roman kahramanlarıyla örtüşüyor ve üç roman kahramanının tek -ve aynı- kişi olarak algılanmasına yol açıyor. O kişinin Alejandro Zambra olduğunu söylemek mümkün. Zaten Zambra bunun ipuçlarını Eve Dönmenin Yolları’nda sıklıkla vurgulamıştı…
Hafıza ve geçmişle hesaplaşma Zambra romanlarında en önemli ortak tema olarak öne çıkar. “Geçmişin Uçucu İmgesinin Peşinde” adlı makalesinde Doğuş Sarpkaya, Eve Dönmenin Yolları’ndan yola çıkarak yazarın tarzını çok iyi özetlemiş; “Zambra, uzun betimlemeler, gereksiz ayrıntılardan kaçınıp, sözcük ekonomisi ile ördüğü romanında geçmiş ile bugün, çocukluk ile yetişkinlik arasında mekik dokuyan bir tarz yaratır. (…) Zambra, toplumun çocuklaştırılarak, iktidara boyun eğdirilmesini, yaşanan acılardan bihaber yaşayışını kurmaca ile gerçeği iç içe geçirerek anlatarak hem roman yazımı üzerine hem de Pinochet diktatörlüğünün yarattığı yıkımı düşünmemize olanak sağlar.”
Çağdaş yazarlar arasında en sevdiklerim arasında yer alıyor Alejandro Zambra. İnsanların daha doğrusu kendi kuşağından gençlerin başarı ve başarısızlıklarına, mutluluk ve mutsuzluklarına, umut ve umutsuzluklarına tanıklık etmeyi, onlarla edebiyat yoluyla sessiz bir iletişim kurmayı başarıyor.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Takyedin Çiftsüren, Edebiyat Haber, 7 Ağustos 2015 Romanlar biri eve gelmedi mi başlar, der anlatıcı. Bu roman da öyle. Ağaçların Özel Hayatı; evin kadını, Julián’nın eşi, Daniela’nın annesi olan Veronica’nın bir gece eve gelmesi gerektiği saatte eve gelmemesiyle başlar. Ama farkla: diğer romanlar, gelmeyenin peşinden giden, gelmeyeni getirmek için harekete geçen kahramanın eyleme geçişiyle başlar. Olayı …
Özlem Akıncı, Radikal Kitap, 20 Mayıs 2015 Tom McCarthy’den avangart romanın çağdaş temsilcisi olarak söz ediliyor. C deneysel bir roman. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğini ele alıyor. McCarthy’nin asıl derdi ise ölüm ve iletişim. Tom McCarthy anarşist manInternational Necronautical Society’nin genel sekreteri. INS 1999’da kurulan yarı kurgu avangart bir organizasyon olarak tanımlanıyor. Ölüme dair kafa karıştırıcı …
Can Öktemer, Edebiyat Haber, 29 Eylül 2016 Alejandro Zambra, son dönem Şili edebiyatının en önemli temsilcilerinden. 1975 doğumlu yazarın kitapları şimdiden birçok dile çevrilmiş durumda. Son yıllarda ülkemizde de Zambra’ya yönelik bir ilgi söz konusu. Şilili yazarın kitaplarını Türkiyeli okurlarla buluşturan Notos Kitap -Çiğdem Öztürk’ün nefis çevirileriyle elbette- bugüne kadar Bonzai, Eve Dönmenin Yolları ve …
Esra Yalazan, T24, 9 Ağustos 2015 Geçmişe, geleceğe, şimdiki zamanın parçalarınmış ruhuna sıçrayan çok parçalı yapısına rağmen tek bir gecede geçen düşüncelerin romanı ‘Ağaçların Özel Hayatı’, kendini sorgulayan bir yazarın içsesiyle biriken hikayelerin buluştuğu, yazı sanatının sorgulandığı özel bir kitap. İnsanlığın en basit felsefi soruları gündelik hayat pratiklerinin içinde kaybolur; Kimiz, nereden geliyoruz, nereye kadar …
Roman içinde roman
A. Ömer Türkeş, Radikal Kitap, 3 Temmuz 2015
Alejandro Zambra, kuşağının başarı ve başarısızlıklarına, mutluluk ve mutsuzluklarına, umut ve umutsuzluklarına tanıklık etmeyi, onlarla edebiyat yoluyla sessiz bir iletişim kurmayı başarıyor.
Şilili yazar Alejandro Zambra, ilk romanı Bonzai ile büyük bir çıkış yakalamış ve -2010 yılında düzenlenen listede- İspanyolca yazan en iyi yirmi iki romancı arasına girmeyi başarmıştı. Kariyerindeki ikinci roman olan Ağaçların Özel Hayatı’nda karısının eve dönmesini beklerken üvey kızının başında ağaçlarla ilgili hikâyeler uyduran genç bir adamı anlatıyor ve başarısının tesadüf olmadığını kanıtlıyor.
Zambra’nın Bonzai ve Eve Dönmenin Yolları romanları geçtiğimiz yıllarda Türkçeye çevrilmişti. Ağaçların Özel Hayatı, onları tamamlar mahiyette. Her üç romanda da benzer -ve çok ekonomik- bir anlatım tarzı var… Öyle ki kısacık ve olaysız romanlarını özetlemek için birkaç cümle yeterli olabilir. Tıpkı Bonzai romanının girişinde Zambra’nın yaptığı gibi; “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim, oğlanın adıysa Julio, Julio’ydu, hatta hâlâ Julio. Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.”
Bu ifadeler aslında yazarın edebiyat anlatışını özetliyor. Hikâye hiç önemsiz değil ama asıl önemlisi hikâyenin anlatılış biçimi. Okudukça daha derin katmanlara açılması, dili, üslubu ve anlatım zenginliği.
Bekleyiş…
Bir gecelik bir hikâyesi var Ağaçların Özel Hayatı’nın. Bir akşam saatinde karısı Verónica’nın eve dönmesini bekleyen, bekleme süresi uzadıkça kaygılanan, giderek karanlık çıkarımlarda bulunan Julián’ın duygu ve düşüncelerine yoğunlaşarak serpilip gelişen ve geniş bir zamana yayılan karakteristik bir Zambra anlatısı.
Verónica üniversitede güzel sanatlar eğitimi görürken hamile kalıp çocuğu -Daniela’yı- doğurmuş ama evliliği sürdüremeyince kocasından ayrılmış. Geçimini pasta yapıp satmakla sürdürmeye çalışmış. Julián ile de böyle tanışmışlar. Bir süre sonra evlenmişler. Daniela şimdi sekiz yaşında. Julián ise otuzuna basmış. Bir türlü alışamadığı bir mesleği sürdürüyor. Santiago’daki dört üniversitede edebiyat hocalığı yapıyor ama uzmanlık alanı yok; “arz talep kanunu” nedeniyle edebiyatla ilgili her konuda ders veriyor. Julián’ın ikinci işi ise yazmak; sadece hafta sonları yazmaya fırsat bulabildiği için “pazar günü yazarı” diyor kendisine; “Çok kısa bir kitabı yeni bitirdi, yazmak elbette yıllarını aldı. Başlangıçta kendini malzeme toplamaya adadı: aşağı yukarı üç yüz sayfayı bir araya getirdi ama sonra paragrafları eksiltmeye başladı, sanki derdi hikâyeleri toplamak değil de azaltmak ya da silmekti. Sonuç zayıf: ısrarla kısa roman olduğunu iddia ettiği kırk yedi sayfalık sefil bir tomar.”
Bu sefil tomarın Zambra’nın ilk romanı Bonzai olduğunu düşünebilirsiniz. Çünkü Julián şöyle özetleyecek romanın hikâyesini; “Kendisini bir bonzai yetiştirmeye adamış genç bir adamı anlatıyor, diyecek muhtemelen. Belki de genç bir adam demez, belki de sadece başkahramanın tam olarak bir oğlan çocuğu ya da yetişkin bir adam ya da bir ihtiyar olmadığını belirtmekle yetinir.”
Anlatılan kimin hikâyesi?
Verónica’nın resim kursundan dönmesini bekleyen Julián’ın belleği geçmişle bugün arasında mekik dokurken, bir yandan da küçük kızı avutmak için masallar uyduracak. Kendisnden başka pek az kimsenin bildiği, ağaçların özel hayatına dair hikâyeler bunlar. Julián’ın gecesi ve Ağaçların Özel Hayatı, Verónica dönene ya da Juliân onun dönmeyeceğine emin olana dek, Julián’ın -genç kuşağın- Şili tarihiyle örtüşen hayat hikâyesinden sahneler eşliğinde sürecek…
Zambra’nın her romanında o roman hakkında yorumlarda bulunan bir anlatıcı çıkar karşımıza. Ağaçların Özel Hayatı’nın anlatıcısı da araya girmeyi seviyor. Söz konusu araya girişlerde roman ve roman kişileri hakkında yorumlar yaparken oldukça alçakgönüllü; kimi zaman aksiyon eksikliğine, kimi zaman final sahnelerinin sakinliğine, kimi zaman gerilim eksikliğine dikkat çekiyor. Ne var ki anlatıcının alçak gönüllü itiraflarının ardında müstehzi bir tebessüm fark edilebilir. Çünkü ısrarla vurgulanan “düşman yokluğu”na rağmen romanda gerilim ve çatışma hiç eksik değil. Öncelikle Verónica’nın gelip gelmeyeceği beklentisinden kaynaklanan ve hikâyeyi merakla okutan bir gerilim yakalamayı başarmış. Öte yandan Julián’ın darbe sonrası Şili tarihine paralel giden hayatı da yeterince gerilimli.
Zambra ilk romanı Bonzai’yi 2006 yılında yayımlamıştı. Hemen ardından Ağaçların Özel Hayatı’nı tamamlamış (2007). Eve Dönmenin Yolları’nın yayım tarihi ise 2011. Üç ayrı ama -sıra gözetmeksizin- birbirini tamamlayan üç kısa anlatı. Üç kitapta da Şilili bir gencin hayatını anlattığı halde, yerelin ve özelin sınırlarını aşmış, genelgeçer bir gençlik durumunu kuşatıyor. Kendi varlığını hep hissettirdiği, hatta anlatılanların kendi hikâyesi olduğunun altını çizdiği bu üç romanı sanki daha ilk baştan tasarlamış Zambra. Benzerlikler dikkat çekici; Ağaçların Özel Hayatı’nın kahramanımızın adı Julio olacakken nüfus memurunun yanlış anlaması sonucu Julián olmuş. Julio ise Bonzai’deki kahramanın adı. Eve Dönmenin Yolları’nın anlatıcısının ismi belirsiz. Ancak doğum tarihi, bir anne, bir baba ve bir kız kardeşten oluşan ailesi, mesleği (edebiyat öğretmenliği), yazmaya ilgisiyle diğer roman kahramanlarıyla örtüşüyor ve üç roman kahramanının tek -ve aynı- kişi olarak algılanmasına yol açıyor. O kişinin Alejandro Zambra olduğunu söylemek mümkün. Zaten Zambra bunun ipuçlarını Eve Dönmenin Yolları’nda sıklıkla vurgulamıştı…
Hafıza ve geçmişle hesaplaşma Zambra romanlarında en önemli ortak tema olarak öne çıkar. “Geçmişin Uçucu İmgesinin Peşinde” adlı makalesinde Doğuş Sarpkaya, Eve Dönmenin Yolları’ndan yola çıkarak yazarın tarzını çok iyi özetlemiş; “Zambra, uzun betimlemeler, gereksiz ayrıntılardan kaçınıp, sözcük ekonomisi ile ördüğü romanında geçmiş ile bugün, çocukluk ile yetişkinlik arasında mekik dokuyan bir tarz yaratır. (…) Zambra, toplumun çocuklaştırılarak, iktidara boyun eğdirilmesini, yaşanan acılardan bihaber yaşayışını kurmaca ile gerçeği iç içe geçirerek anlatarak hem roman yazımı üzerine hem de Pinochet diktatörlüğünün yarattığı yıkımı düşünmemize olanak sağlar.”
Çağdaş yazarlar arasında en sevdiklerim arasında yer alıyor Alejandro Zambra. İnsanların daha doğrusu kendi kuşağından gençlerin başarı ve başarısızlıklarına, mutluluk ve mutsuzluklarına, umut ve umutsuzluklarına tanıklık etmeyi, onlarla edebiyat yoluyla sessiz bir iletişim kurmayı başarıyor.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
“Ağaçların Özel Hayatı” ya da yaşam köprüsü
Takyedin Çiftsüren, Edebiyat Haber, 7 Ağustos 2015 Romanlar biri eve gelmedi mi başlar, der anlatıcı. Bu roman da öyle. Ağaçların Özel Hayatı; evin kadını, Julián’nın eşi, Daniela’nın annesi olan Veronica’nın bir gece eve gelmesi gerektiği saatte eve gelmemesiyle başlar. Ama farkla: diğer romanlar, gelmeyenin peşinden giden, gelmeyeni getirmek için harekete geçen kahramanın eyleme geçişiyle başlar. Olayı …
Öklid’in çizemediği açıda olanlar
Özlem Akıncı, Radikal Kitap, 20 Mayıs 2015 Tom McCarthy’den avangart romanın çağdaş temsilcisi olarak söz ediliyor. C deneysel bir roman. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğini ele alıyor. McCarthy’nin asıl derdi ise ölüm ve iletişim. Tom McCarthy anarşist manInternational Necronautical Society’nin genel sekreteri. INS 1999’da kurulan yarı kurgu avangart bir organizasyon olarak tanımlanıyor. Ölüme dair kafa karıştırıcı …
Zambra’dan unutmaya direnen öyküler
Can Öktemer, Edebiyat Haber, 29 Eylül 2016 Alejandro Zambra, son dönem Şili edebiyatının en önemli temsilcilerinden. 1975 doğumlu yazarın kitapları şimdiden birçok dile çevrilmiş durumda. Son yıllarda ülkemizde de Zambra’ya yönelik bir ilgi söz konusu. Şilili yazarın kitaplarını Türkiyeli okurlarla buluşturan Notos Kitap -Çiğdem Öztürk’ün nefis çevirileriyle elbette- bugüne kadar Bonzai, Eve Dönmenin Yolları ve …
Beklerken yazma umudunun kitabı: Ağaçların Özel Hayatı
Esra Yalazan, T24, 9 Ağustos 2015 Geçmişe, geleceğe, şimdiki zamanın parçalarınmış ruhuna sıçrayan çok parçalı yapısına rağmen tek bir gecede geçen düşüncelerin romanı ‘Ağaçların Özel Hayatı’, kendini sorgulayan bir yazarın içsesiyle biriken hikayelerin buluştuğu, yazı sanatının sorgulandığı özel bir kitap. İnsanlığın en basit felsefi soruları gündelik hayat pratiklerinin içinde kaybolur; Kimiz, nereden geliyoruz, nereye kadar …