Geri Dön Hayat’ta yirmi bir yazar, intihar etmiş bir yazarın ya da bir şairin son günü ele alınıyor. Burada Öyle Biri Yok’ta ise kaybolanların, yitirilenlerin, izleri sürülenlerin üzerine yazılan yirmi bir öykü bir araya getirilmiş.
Yaşarken ölen çok olmuştur. Yaşadıklarımız hangimizi ölümle burun buruna getirmedi? Ölüp ölüp dirilmeyi yaşamayan var mıdır? Umutsuzluğun uçurumuna yuvarlanmaya ramak kalmış günlerimizden, gecelerimizden, kırgınlıklarımızdan, herkesten kaçıp saklanmalarımızdan hayata yeniden perperişan döndüğümüz çok olmuştur; örselenip, yıkılmış, parçalanmış. Böyle durumlarda ne çok çare gelmiştir aklımıza küskünlüğümüzü, yalnızlığımızı, korkularımızı, huzursuzluğumuzu, yenilgimizi, kendimizi taşıyamamayı, acılarımıza yenildiğimizi… gözler önüne serecek ve geride kalanlara ders verecek, acı çektirecek. Dalgalı denize bakıp durmuşuzdur alıp götürsün, bu bıktırıcı, bezdirici, usandırıcı hayattan bizi kurtarsın diye. Balkondan aşağıya bakıp iç çekmişizdir boşluğun davetine kapılıp. Yere çakılıp paramparça olmak heveslenilecek bir şey değil ama, bir çare olarak son sözü söyletirse? Kurtuluş yok, uyulacak bu çağrıya. Yaralar onarıldıkça, hayat elimizden tutmuş, bizi avutmuş ve yeniden yaşama gücü vermiştir. Sevmeye, sevilmeye, gülmeye, eğlenmeye, düşler kurmaya, gelecek planları yapmaya… başlamışızdır uçurumu, balkonu, uyku ilacını, bıçağı, ipi, havagazını… unutarak. Ölüm çare değildir her zaman, bunu anlayanlarımız hayata bir başka yönden tutunmuştur.
Ama kimileri için ölüm, öte dünya, bir başka yol haritasıdır ucu bucağı hiç belli olmayan. İşte bu haritayı Ahmet Oktay, Yol Üstündeki Semender’le önümüze koymuştu intiharı seçen yazarların, şairlerin dünyalarına şiirlerle sokularak. “Beni intihar ettiler” diyen A. Artaud’un sözünün izini sürmüştü. Neden, niçin, nasıl sorularının peşine takılıp arka avlulara girip çıkmıştı imgeleriyle intihar eden şairlerin/yazarların kimliğine bürünerek. İntihar kalp ağrılarını, korkuları, tedirginlikleri, umutsuzlukları… giderir mi? Gidermese denenir mi? Deneyenlerin ne kazandığını nereden bileceğiz? Sonuçta intiharlar durdu mu? Hayır.
İntihar eden şairler ve yazarlar için ne çok seçki ve kitap yayımlandı. En yenisi ve en farklısı Notos Kitap’ın Antoloji dizisinde yayımlanan Geri Dön Hayat. Yirmi bir yazardan yirmi bir öykünün yer aldığı bu anlamlı seçkide, intihar etmiş bir yazarın ya da bir şairin son günü ele alınıyor bir başka yazar tarafından. Yazar, seçtiği şairin ya da yazarın son gününü gerçekle (bu çok zor ve elbette olanaksız) kurmacayı kucaklaştırarak öyküleştirmiş. İntihara gidişin, karar verişin, duygu yoğunluğunun, sağduyulu düşünememenin, hafızayı toparlayamamanın, seçeneksizliğin göstergesi son gün öykülerinin toplamı Geri Dön Hayat. İntiharı seçenin son yirmi dört saati nasıldır acaba? Ne düşünür, nasıl hazırlar kendini ölüme? Duyguları, davranışları, düşünceleri nasıldır? İşte bu seçkideki öykücüler intihar eden yazar ve şairleri öyküleştirirken bunları da gözetmişler. Dokunaklı öyküler toplamı Geri Dön Hayat.
Öykücü Neslihan Önderoğlu’nun hazırladığı bu ilginç seçkide kim kimi yazmış acaba? Murat Gülsoy Nerval’i, Bahri Vardarlılar Edgar Allan Poe’yu, Bora Abdo Tokadizade Şekib’i, Melike Uzun Virginia Woolf’u, Mehmet Rıfat Pürselim Kostas Karyotakis’i, Neslihan Önderoğlu Ernest Hemingway’i, Fadime Uslu Yasunari Kawabata’yı, Veysi Erdoğan Sâdık Hidâyet’i, Hande Gündüz Sâdık Hidâyet’i, Erman Öztürk Robert E. Howard’ı, Figen Alkoç Cesare Pavese’yi, Sibel K. Türker Cesare Pavese’yi, Şenay Eroğlu Aksoy Romain Gary’i, Özlem Akıncı Yukio Mişima’yı, Nazlı Karabıyıkoğlu Anne Sexton’ı, Serkan Türk Sylvia Plath’ı, Onur Çalı Richard Brautigan’i, Kerem Işık John Kennedy Toole’yi, Nalan Barbarosoğlu Hür Yumer’i, Niyazi Zorlu Hür Yumer’i, Gül Ersoy Nilgün Marmara’yı öyküleştirmiş.
Geri Dön Hayat Nilgün Marmara’nın “Cam Kelepçeye Evet” şiirinden alınmış. İntiharı seçen yazarların, şairlerin dünyasını kavramak hiç de kolay değil. Onlar dünya değiştirerek mutlu olacaklarını sanadursun, geride kalan yapıtları neler yaşadıklarının da birer göstergesi olarak duruyor önümüzde. Elbette bu şair/yazarların yapıtları üzerinden yaşamlarının izini sürmeyi sürdüreceğiz. Yapıtlar, yazarların aynaları değil mi?
Notos Kitap’ın Antoloji dizisinde yayımlanan bir başka kitapsa Burada Öyle Biri Yok. Kaybolanların, yitenlerin, yitirilenlerin, izleri sürülenlerin üzerine yazılan yirmi bir öykü bir araya getirilmiş bu seçkide. Kaybolanların, kaybolanları arayanların, bulunanların, bulunamayanların, gidenlerin ve gelenlerin düşle gerçek arasında gezinen derinlikli öyküler bunlar.
Neslihan Önderoğlu’nun hazırladığı Burada Öyle Biri Yok’ta yirmi bir yazarın öyküsü yer alıyor: Behçet Çelik, Berna Durmaz, Bora Abdo, Doğan Yarıcı, Ferat Emen, Gamze Güller, Gaye Boralıoğlu, Gönül Kıvılcım, Güray Süngü, Hakan Bıçakcı, Hakan Şenocak, Hande Gündüz, Haydar Ergülen, Murat Yalçın, Müge İplikçi, Neslihan Önderoğlu, Onur Çalı, Sedef Ecer, Sine Ergün, Yalçın Tosun, Yavuz Ekinci.
Kayıpların nereye gittiğini, ne zaman geleceklerini bilen var mı?
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Emek Erez, Gazete Duvar, 21 Kasım 2019 Bohumil Hrabal’ın Notos Kitap tarafından yayımlanan “Gürültülü Yalnızlık” adlı kitabı her okurun farklı bir bağlam yakalayabileceği çok katmanlı bir metin, benim okumamda etkileyici bulduğum yan yok etmenin hazzı ve sanat yapıtının nasıl olması gerektiğine dair kafamda sorular oluşturması oldu. Şunu biliyoruz ki şen bir dünyada yaşamıyoruz bu nedenle Adorno hâlâ …
Melisa Kesmez, Sabit Fikir, 14 Şubat 2018 Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri bu haliyle okura bir yandan kurmacanın keyfini, bir yandan da kuramsal bir zenginlik sunuyor. Latin Amerika’nın Poe’su olarak bilinen, kısa öykünün büyük isimlerinden Uruguay asıllı Horacio Quiroga’nın 1917 tarihli Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri, ilk kez Türkçeye çevrilmiş oldu. Quiroga’yı bizimle tanıştıran bu ilk kitap, …
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap Sanat, 10 Ekim 2019 20’nci yüzyılın en önemli Çek yazarlarından biri sayılan Bohumil Hrabal, ‘Gürültülü Yalnızlık’ta, işi kitap imha etmek olan bir adamın hayata yabancılaşmasını ve benliğinin yavaş yavaş parçalanmasını anlatıyor. Onlar kadar uluslararası üne sahip olamasa bile -Jaroslav Hašek, Karel Apek ve Milan Kundera ile birlikte- 20’nci yüzyılın en önemli …
Claudia Castro Luna, çev. Oğuz Tecimen, Oggito, 12 Aralık 2019 Horacio Castellanos Moya ile Tiksinti eseriyle tanışmıştım. El Salvador’da yaşayan babam hediye etmişti kitabı. “Bilgine,” demişti babam o zaman, “bu kitap mimli, buradaki birçok insan ona karşı.” 119 sayfayı bir oturuşta soluksuz okumuştum, her sayfasından deha ve keskin bir mizah akıyordu. Her sözcüğüne hayran kalmıştım, kitabı bitirdiğimde El Salvador’da …
Gidenler ve bulunamayanlar…
Gültekin Emre, Radikal Kitap, 13 Mart 2015
Geri Dön Hayat’ta yirmi bir yazar, intihar etmiş bir yazarın ya da bir şairin son günü ele alınıyor. Burada Öyle Biri Yok’ta ise kaybolanların, yitirilenlerin, izleri sürülenlerin üzerine yazılan yirmi bir öykü bir araya getirilmiş.
Yaşarken ölen çok olmuştur. Yaşadıklarımız hangimizi ölümle burun buruna getirmedi? Ölüp ölüp dirilmeyi yaşamayan var mıdır? Umutsuzluğun uçurumuna yuvarlanmaya ramak kalmış günlerimizden, gecelerimizden, kırgınlıklarımızdan, herkesten kaçıp saklanmalarımızdan hayata yeniden perperişan döndüğümüz çok olmuştur; örselenip, yıkılmış, parçalanmış. Böyle durumlarda ne çok çare gelmiştir aklımıza küskünlüğümüzü, yalnızlığımızı, korkularımızı, huzursuzluğumuzu, yenilgimizi, kendimizi taşıyamamayı, acılarımıza yenildiğimizi… gözler önüne serecek ve geride kalanlara ders verecek, acı çektirecek. Dalgalı denize bakıp durmuşuzdur alıp götürsün, bu bıktırıcı, bezdirici, usandırıcı hayattan bizi kurtarsın diye. Balkondan aşağıya bakıp iç çekmişizdir boşluğun davetine kapılıp. Yere çakılıp paramparça olmak heveslenilecek bir şey değil ama, bir çare olarak son sözü söyletirse? Kurtuluş yok, uyulacak bu çağrıya. Yaralar onarıldıkça, hayat elimizden tutmuş, bizi avutmuş ve yeniden yaşama gücü vermiştir. Sevmeye, sevilmeye, gülmeye, eğlenmeye, düşler kurmaya, gelecek planları yapmaya… başlamışızdır uçurumu, balkonu, uyku ilacını, bıçağı, ipi, havagazını… unutarak. Ölüm çare değildir her zaman, bunu anlayanlarımız hayata bir başka yönden tutunmuştur.
Ama kimileri için ölüm, öte dünya, bir başka yol haritasıdır ucu bucağı hiç belli olmayan. İşte bu haritayı Ahmet Oktay, Yol Üstündeki Semender’le önümüze koymuştu intiharı seçen yazarların, şairlerin dünyalarına şiirlerle sokularak. “Beni intihar ettiler” diyen A. Artaud’un sözünün izini sürmüştü. Neden, niçin, nasıl sorularının peşine takılıp arka avlulara girip çıkmıştı imgeleriyle intihar eden şairlerin/yazarların kimliğine bürünerek. İntihar kalp ağrılarını, korkuları, tedirginlikleri, umutsuzlukları… giderir mi? Gidermese denenir mi? Deneyenlerin ne kazandığını nereden bileceğiz? Sonuçta intiharlar durdu mu? Hayır.
İntihar eden şairler ve yazarlar için ne çok seçki ve kitap yayımlandı. En yenisi ve en farklısı Notos Kitap’ın Antoloji dizisinde yayımlanan Geri Dön Hayat. Yirmi bir yazardan yirmi bir öykünün yer aldığı bu anlamlı seçkide, intihar etmiş bir yazarın ya da bir şairin son günü ele alınıyor bir başka yazar tarafından. Yazar, seçtiği şairin ya da yazarın son gününü gerçekle (bu çok zor ve elbette olanaksız) kurmacayı kucaklaştırarak öyküleştirmiş. İntihara gidişin, karar verişin, duygu yoğunluğunun, sağduyulu düşünememenin, hafızayı toparlayamamanın, seçeneksizliğin göstergesi son gün öykülerinin toplamı Geri Dön Hayat. İntiharı seçenin son yirmi dört saati nasıldır acaba? Ne düşünür, nasıl hazırlar kendini ölüme? Duyguları, davranışları, düşünceleri nasıldır? İşte bu seçkideki öykücüler intihar eden yazar ve şairleri öyküleştirirken bunları da gözetmişler. Dokunaklı öyküler toplamı Geri Dön Hayat.
Öykücü Neslihan Önderoğlu’nun hazırladığı bu ilginç seçkide kim kimi yazmış acaba? Murat Gülsoy Nerval’i, Bahri Vardarlılar Edgar Allan Poe’yu, Bora Abdo Tokadizade Şekib’i, Melike Uzun Virginia Woolf’u, Mehmet Rıfat Pürselim Kostas Karyotakis’i, Neslihan Önderoğlu Ernest Hemingway’i, Fadime Uslu Yasunari Kawabata’yı, Veysi Erdoğan Sâdık Hidâyet’i, Hande Gündüz Sâdık Hidâyet’i, Erman Öztürk Robert E. Howard’ı, Figen Alkoç Cesare Pavese’yi, Sibel K. Türker Cesare Pavese’yi, Şenay Eroğlu Aksoy Romain Gary’i, Özlem Akıncı Yukio Mişima’yı, Nazlı Karabıyıkoğlu Anne Sexton’ı, Serkan Türk Sylvia Plath’ı, Onur Çalı Richard Brautigan’i, Kerem Işık John Kennedy Toole’yi, Nalan Barbarosoğlu Hür Yumer’i, Niyazi Zorlu Hür Yumer’i, Gül Ersoy Nilgün Marmara’yı öyküleştirmiş.
Geri Dön Hayat Nilgün Marmara’nın “Cam Kelepçeye Evet” şiirinden alınmış. İntiharı seçen yazarların, şairlerin dünyasını kavramak hiç de kolay değil. Onlar dünya değiştirerek mutlu olacaklarını sanadursun, geride kalan yapıtları neler yaşadıklarının da birer göstergesi olarak duruyor önümüzde. Elbette bu şair/yazarların yapıtları üzerinden yaşamlarının izini sürmeyi sürdüreceğiz. Yapıtlar, yazarların aynaları değil mi?
İntihar edenlerin geride bıraktığı yakınlarının acıları ne olacak? Yazılmayacak mı geride kalanların yıkılmış, parçalanmış dünyaları, geceleri, gelecekleri, özlemleri, çektikleri?
Kayıplar nereye gider?
Notos Kitap’ın Antoloji dizisinde yayımlanan bir başka kitapsa Burada Öyle Biri Yok. Kaybolanların, yitenlerin, yitirilenlerin, izleri sürülenlerin üzerine yazılan yirmi bir öykü bir araya getirilmiş bu seçkide. Kaybolanların, kaybolanları arayanların, bulunanların, bulunamayanların, gidenlerin ve gelenlerin düşle gerçek arasında gezinen derinlikli öyküler bunlar.
Neslihan Önderoğlu’nun hazırladığı Burada Öyle Biri Yok’ta yirmi bir yazarın öyküsü yer alıyor: Behçet Çelik, Berna Durmaz, Bora Abdo, Doğan Yarıcı, Ferat Emen, Gamze Güller, Gaye Boralıoğlu, Gönül Kıvılcım, Güray Süngü, Hakan Bıçakcı, Hakan Şenocak, Hande Gündüz, Haydar Ergülen, Murat Yalçın, Müge İplikçi, Neslihan Önderoğlu, Onur Çalı, Sedef Ecer, Sine Ergün, Yalçın Tosun, Yavuz Ekinci.
Kayıpların nereye gittiğini, ne zaman geleceklerini bilen var mı?
Bir soru daha: Acaba kayıpları bekleye bekleye tükenen ömürlerin öykülerini kimler yazacak?
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Gürültülü Yalnızlık: Yok etmenin hazzı
Emek Erez, Gazete Duvar, 21 Kasım 2019 Bohumil Hrabal’ın Notos Kitap tarafından yayımlanan “Gürültülü Yalnızlık” adlı kitabı her okurun farklı bir bağlam yakalayabileceği çok katmanlı bir metin, benim okumamda etkileyici bulduğum yan yok etmenin hazzı ve sanat yapıtının nasıl olması gerektiğine dair kafamda sorular oluşturması oldu. Şunu biliyoruz ki şen bir dünyada yaşamıyoruz bu nedenle Adorno hâlâ …
Arta kalanlar
Melisa Kesmez, Sabit Fikir, 14 Şubat 2018 Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri bu haliyle okura bir yandan kurmacanın keyfini, bir yandan da kuramsal bir zenginlik sunuyor. Latin Amerika’nın Poe’su olarak bilinen, kısa öykünün büyük isimlerinden Uruguay asıllı Horacio Quiroga’nın 1917 tarihli Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri, ilk kez Türkçeye çevrilmiş oldu. Quiroga’yı bizimle tanıştıran bu ilk kitap, …
Hayatın cömert davranmadığı insanların dünyası…
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap Sanat, 10 Ekim 2019 20’nci yüzyılın en önemli Çek yazarlarından biri sayılan Bohumil Hrabal, ‘Gürültülü Yalnızlık’ta, işi kitap imha etmek olan bir adamın hayata yabancılaşmasını ve benliğinin yavaş yavaş parçalanmasını anlatıyor. Onlar kadar uluslararası üne sahip olamasa bile -Jaroslav Hašek, Karel Apek ve Milan Kundera ile birlikte- 20’nci yüzyılın en önemli …
Horacio Castellanos Moya: “Tünelin sonunda ışık olmamasının nasıl bir şey olduğunu yazmaya çalışıyorum.” (Söyleşi)
Claudia Castro Luna, çev. Oğuz Tecimen, Oggito, 12 Aralık 2019 Horacio Castellanos Moya ile Tiksinti eseriyle tanışmıştım. El Salvador’da yaşayan babam hediye etmişti kitabı. “Bilgine,” demişti babam o zaman, “bu kitap mimli, buradaki birçok insan ona karşı.” 119 sayfayı bir oturuşta soluksuz okumuştum, her sayfasından deha ve keskin bir mizah akıyordu. Her sözcüğüne hayran kalmıştım, kitabı bitirdiğimde El Salvador’da …