Alejandro Zambra’nın Türkçedeki üçüncü romanı “Ağaçların Özel Hayatı”, tıpkı yazarın diğer romanlarında olduğu gibi bir yazar adayı kahramana sahip. Daniela adında bir kızı olan Verónica ile beraber ve her şey, Verónica’nın gittiği resim kursundan eve dönmeyişiyle başlıyor. Ancak roman için mesele Verónica’nın dönmeyişi değil. Zambra kitabında, bir hikâyenin ses ses var oluşuna tanık ediyor okurunu.
Şimdiye kadar Türkçede iki kitabını okuduk Alejandro Zambra’nın ve bu iki kitapta da dili ve hikâyeyi kullanış biçimiyle dikkat çekti yazar. Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai’nin yanına, şimdi bir yenisi daha eklendi: Ağaçların Özel Hayatı. Türkçedeki bu üçüncü kitabında da artık alıştığımız yazın duruşundan farklı bir yola sapmıyor Zambra. Aksine, Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai ile alıştırdığı yolu, Ağaçların Özel Hayatı ile perçinliyor. Ortaya da adeta birbirini tamamlayan, bir bütünün parçalarıymışçasına hareket eden ve aynı ağacın farklı güzellikteki dallarından oluşan nitelikli bir toplam çıkıyor.
Zambra’nın yazdıklarının en dikkat çeken yanını, hikâyesini yaratırken inşa ettiği ve anlattığı hikâyeyle aynı oranda metinde parlayan dili meydana getiriyor. Bu dil de daha çok öykülerden duyduğumuz bir sesin taşıyıcısı olarak yansıyor bize. Eksiltilmiş, okurunu da akan metne dahil eden, gücünü hikâyenin kendisinden çok bu hikâyenin nasıl anlatılacağıyla bulan bir dil Zambra’nın metinlerinde tutturduğu. Yani hikâyenin kendisi yaratmıyor dili. Yazar, hikâyenin ötesine geçip ayrı bir kahraman gibi uğraşıyor bu dil için. Bunu yakalamak için de üzerinde çokça çalıştığı açık. Çünkü akıp giden hikâyede ve Zambra’nın “savruk” biçeminde bir tutarlığı yakalamak zor. Ancak yazar, bir bütünden çok dağınık bir tablonun içinde yakaladığı anlamlı parçalar verme derdinde bize. Bu dağınık tablonun içindeyse tutarlı bir dil ve hava yakalamak derdinde.
Yeni kuşak Şilili yazarlarının en önemlilerinden biri olarak görülen Alejandro Zambra’yı farklı kılan ve dikkatleri üzerinde toplamasını sağlayan özelliğinin, işte bu yapılması zor işi başarmasıyla gerçekleştiğini düşünüyorum. Tam da bu nedenle anlattığı hikâyeleri kabaca birkaç cümlede toparlamak mümkün olsa da hikâyelerin biçimi ve biçemi üzerine tartışabilmek için daha fazla mesai harcamak gerekiyor.
“Hikâyenin kahramanları bir kavak ağacıyla bir baobap ağacı”
Eve Dönmenin Yolları’nda, bir yazar adayı olan anlatıcımızın, geçmişin izini sürerek, bu sırada Şili tarihinin de kırılma dönemlerinin üzerinden geçip kendini bulma çabasını anlatıyordu Zambra. Yazarın 2006’da yayınlanmış ilk romanı olan Bonzai’de, yine bir yazar adayı anlatıcı karşılamıştı bizi. Kahramanlarımız Julio ve Emilia’nın birbirlerine her gece anlattıkları hikâyelerle buluyordu metin rengini. Mesele mi? Şöyle diyor yazar: “Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.”
Bu iki küçük cümle, aslında Zambra’nın tavrının da özeti gibi aslında. Kahramanların ne yapıp ettiklerinden, hikâyelerin şaşırtıcı sonlarla bitip bitmemesinden ya da sürükleyici kurguların okuru kendine esir etmesinden çok daha farklı alımlıyor Zambra edebiyatı. Bir başka yazarın, romanın şaşırtan sonuna doğru köpürte köpürte saklayacağı bir olay, Zambra için yaşamın sıradan akışında gerçekleşmiş yine sıradan bir durum: “Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor.” Ancak arta kalan, Zambra’nın yapmak istediğini anlatıyor: “Gerisi edebiyat.”
Verónica’nın yokluğu
Yazarın Türkçede yayımlanan üçüncü kitabı Ağaçların Özel Hayatı, çok güzel bir isme sahip olmasının yanında, bu ismin metin içinde çok önemli bir bağlamı da var. Kitabın girişinden küçük bir alıntı, bunu anlamak için yeterli olacak: “Julián küçük kızı oyalamaya çalışıyor, vaktiyle onu uyutmak için uydurduğu bir dizi hikâyeyle, Ağaçların Özel Hayatı’yla. Hikâyenin kahramanları bir kavak ağacıyla bir baobap ağacı, geceleri kimse onları görmezken fotosentez hakkında, sincaplar hakkında ve insan ya da -kendi deyimleriyle- aptal beton parçaları olmaktansa ağaç olmanın getirdiği sayısız fayda hakkında konuşuyorlar.”
Öte yandan Ağaçların Özel Hayatı’nın kahramanı Julián da tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bir yazar adayı. Daniela adında bir kızı olan Verónica ile beraber ve her şey, Verónica’nın gittiği resim kursundan eve dönmeyişiyle başlıyor. Kitap da “o dönene ya da Julian onun dönmeyeceğine emin olana dek sürüyor.” İşte bu arada meydana gelenler ya da gelemeyip düşte kalanlar, Ağaçların Özel Hayatı’nın iskeletini meydana getiriyor.
Bu iskeletin ana hatlarında ise bir muhasebe yatıyor. Verónica’nın dönmeyişi, Julián’ın üvey kızı Daniela’yı oyalamak ve uyutmak için anlattığı hikâyelerin uzaması, buna paralel olarak zihninin adeta genişleyerek geçmişe ve geleceğe doğru açılması bu muhasebenin ana hatlarını meydana getiriyor. Bekleyiş uzadıkça Julián hikâyeleri istemsizce kendi hayatlarına döndürüyor. Anımsayışlarla, çağrışımlarla, gözlemlerle ve bunlardan yaratılmış bir gelecekle, Daniela’nın geleceğiyle dolu özel hayatlar Verónica’nın yokluğuyla şekilleniyor.
Akraba metinler
Zambra’nın bu romanında da sonucun bir önemi yok aslında. Verónica döner ya da dönmez, okur için bu çok büyük bir sorun meydana getirmiyor. Aynı şekilde yazarı için de… Bu sadece Zambra’nın anlatmak istediklerini anlatmak ve hayal dünyasında kısa ama derin bir yolculuğa çıkmak için kullanılan bir araç. Bu yolculukta ise önemlisi, yazarının bu düşleri ve masalları anlatış şekli olacak.
Hemen yukarıda, Zambra’nın Türkçede yayımlanmış diğer kitaplarından bahsederken metinlerin birbiriyle benzerlikleri dikkatleri çekmiştir mutlaka. Her kitabın kahramanının bir yazar adayı oluşu, bir arayış ve bekleyişten ses vermesi, arananın değil arayışın öne çıkışı… Ancak Alejandro Zambra kitaplarından bahsederken benzerlikten öte bir nitelemeye ihtiyacımız var gibi geliyor bana. Akrabalık denebilir buna. Zambra’nın Türkçede yayımlanan kitaplarının her birinin, bir diğeriyle konuştuğunu söyleyebiliriz bu bağlamda. Hatta bu konuşmanın ileri gittiğini de… Bir kitaptan diğerine yapılan göndermeler, dahası aynı kahramanın hikâyelerini okuyormuş hissinin güçlenmesiyle daha da vurgulandığını dile getirebiliriz bu akrabalığın.
Ancak Zambra metinlerinden bize kalan bu akrabalıktan çok bir hikâyenin “kelime kelime” değil, “ses ses” nasıl kurulduğunu öğrenmek olacak. Julián için şöyle diyor anlatıcı hikâyenin bir yerinde: “Gerçek mesleği ses eklemek.” Zambra da tıpkı kahramanı Julián gibi, yarattığı önemsiz görünen hayatlarla bir hikâyenin her aşamasıyla doğuşuna tanık ediyor okurunu.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Bürkem Cevher, K24, 8 Eylül 2016 McCarthy’nin Tenten külliyatına hâkimiyeti ve edebiyat kuramını bu külliyat üstünden şekillendirmesi okur için oldukça ilginç bir deneyim olacak. Tenten maceralarında üstü kapalı pek çok ayrıntı bu kitabı okuduktan sonra aydınlığa kavuşuyor. Çocukken hiç Tenten okumadığını söyleyen bir arkadaşım için ne kadar üzüldüğümü hatırlıyorum. Benim içinse Tenten sadece okunacak bir kitap değildi aynı zamanda …
Erdinç Akkoyunlu, Star, 12 Kasım 2018 İngiliz felsefeci ve edebiyat eleştirmeni Colin Wilson gibi yazarlar, bir metni kasları, sinirleri hatta dokusuna kadar usta bir cerrah gibi eleştiri neşteriyle deşer. İstanbul’un merkezinde kirada yaşamak 1980’lerin başında bir yazar için hayli masraflı olduğundan, o günlerin uydu kenti Florya Basınköy’de Yaşar Kemal ile Çetin Altan, komşu hayatı sürüyordu. …
Ayşe Burak, Sabah, 23 Haziran 2012 Bu ayın bir diğer mücevher kitabı, daha doğrusu novellası ise Şilili yazar Alejandro Zambra’nın Bonzai’si… Aynı adlı filmi de geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde gösterilen romanın yazarı olan Zambra, yeni kuşak Şilili yazarların en önemlisi olarak gösteriliyor. Bonzai onun ilk romanı olsa da, şimdiden pek çok dile çevrilmiş ve ödüller …
Serhat Aytekin, BirGün Kitap, 21 Mayıs 2021 Kadir Işık’ın karakterleri sürekli bir arayış içinde; eski ve yeni karşılaştırması yapıyorlar. Anlatıyorlar ama her şeyi değil; çoğunlukla boşluklar bırakan karakterlerin kısa kesik cümleleri yaşamlarının birer özeti gibi Türkiye edebiyatı yeni bir yazara merhaba dedi. Kadir Işık’ın yedi öyküden oluşan Herkesten Uzakta başlıklı kitabı okurla buluştu. Işık, öykülerini, …
Mesele Verónica’nın dönmeyişi değil…
Eray Ak, Cumhuriyet Kitap, 16 Temmuz 2015
Alejandro Zambra’nın Türkçedeki üçüncü romanı “Ağaçların Özel Hayatı”, tıpkı yazarın diğer romanlarında olduğu gibi bir yazar adayı kahramana sahip. Daniela adında bir kızı olan Verónica ile beraber ve her şey, Verónica’nın gittiği resim kursundan eve dönmeyişiyle başlıyor. Ancak roman için mesele Verónica’nın dönmeyişi değil. Zambra kitabında, bir hikâyenin ses ses var oluşuna tanık ediyor okurunu.
Şimdiye kadar Türkçede iki kitabını okuduk Alejandro Zambra’nın ve bu iki kitapta da dili ve hikâyeyi kullanış biçimiyle dikkat çekti yazar. Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai’nin yanına, şimdi bir yenisi daha eklendi: Ağaçların Özel Hayatı. Türkçedeki bu üçüncü kitabında da artık alıştığımız yazın duruşundan farklı bir yola sapmıyor Zambra. Aksine, Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai ile alıştırdığı yolu, Ağaçların Özel Hayatı ile perçinliyor. Ortaya da adeta birbirini tamamlayan, bir bütünün parçalarıymışçasına hareket eden ve aynı ağacın farklı güzellikteki dallarından oluşan nitelikli bir toplam çıkıyor.
Zambra’nın yazdıklarının en dikkat çeken yanını, hikâyesini yaratırken inşa ettiği ve anlattığı hikâyeyle aynı oranda metinde parlayan dili meydana getiriyor. Bu dil de daha çok öykülerden duyduğumuz bir sesin taşıyıcısı olarak yansıyor bize. Eksiltilmiş, okurunu da akan metne dahil eden, gücünü hikâyenin kendisinden çok bu hikâyenin nasıl anlatılacağıyla bulan bir dil Zambra’nın metinlerinde tutturduğu. Yani hikâyenin kendisi yaratmıyor dili. Yazar, hikâyenin ötesine geçip ayrı bir kahraman gibi uğraşıyor bu dil için. Bunu yakalamak için de üzerinde çokça çalıştığı açık. Çünkü akıp giden hikâyede ve Zambra’nın “savruk” biçeminde bir tutarlığı yakalamak zor. Ancak yazar, bir bütünden çok dağınık bir tablonun içinde yakaladığı anlamlı parçalar verme derdinde bize. Bu dağınık tablonun içindeyse tutarlı bir dil ve hava yakalamak derdinde.
Yeni kuşak Şilili yazarlarının en önemlilerinden biri olarak görülen Alejandro Zambra’yı farklı kılan ve dikkatleri üzerinde toplamasını sağlayan özelliğinin, işte bu yapılması zor işi başarmasıyla gerçekleştiğini düşünüyorum. Tam da bu nedenle anlattığı hikâyeleri kabaca birkaç cümlede toparlamak mümkün olsa da hikâyelerin biçimi ve biçemi üzerine tartışabilmek için daha fazla mesai harcamak gerekiyor.
“Hikâyenin kahramanları bir kavak ağacıyla bir baobap ağacı”
Eve Dönmenin Yolları’nda, bir yazar adayı olan anlatıcımızın, geçmişin izini sürerek, bu sırada Şili tarihinin de kırılma dönemlerinin üzerinden geçip kendini bulma çabasını anlatıyordu Zambra. Yazarın 2006’da yayınlanmış ilk romanı olan Bonzai’de, yine bir yazar adayı anlatıcı karşılamıştı bizi. Kahramanlarımız Julio ve Emilia’nın birbirlerine her gece anlattıkları hikâyelerle buluyordu metin rengini. Mesele mi? Şöyle diyor yazar: “Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.”
Bu iki küçük cümle, aslında Zambra’nın tavrının da özeti gibi aslında. Kahramanların ne yapıp ettiklerinden, hikâyelerin şaşırtıcı sonlarla bitip bitmemesinden ya da sürükleyici kurguların okuru kendine esir etmesinden çok daha farklı alımlıyor Zambra edebiyatı. Bir başka yazarın, romanın şaşırtan sonuna doğru köpürte köpürte saklayacağı bir olay, Zambra için yaşamın sıradan akışında gerçekleşmiş yine sıradan bir durum: “Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor.” Ancak arta kalan, Zambra’nın yapmak istediğini anlatıyor: “Gerisi edebiyat.”
Verónica’nın yokluğu
Yazarın Türkçede yayımlanan üçüncü kitabı Ağaçların Özel Hayatı, çok güzel bir isme sahip olmasının yanında, bu ismin metin içinde çok önemli bir bağlamı da var. Kitabın girişinden küçük bir alıntı, bunu anlamak için yeterli olacak: “Julián küçük kızı oyalamaya çalışıyor, vaktiyle onu uyutmak için uydurduğu bir dizi hikâyeyle, Ağaçların Özel Hayatı’yla. Hikâyenin kahramanları bir kavak ağacıyla bir baobap ağacı, geceleri kimse onları görmezken fotosentez hakkında, sincaplar hakkında ve insan ya da -kendi deyimleriyle- aptal beton parçaları olmaktansa ağaç olmanın getirdiği sayısız fayda hakkında konuşuyorlar.”
Öte yandan Ağaçların Özel Hayatı’nın kahramanı Julián da tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bir yazar adayı. Daniela adında bir kızı olan Verónica ile beraber ve her şey, Verónica’nın gittiği resim kursundan eve dönmeyişiyle başlıyor. Kitap da “o dönene ya da Julian onun dönmeyeceğine emin olana dek sürüyor.” İşte bu arada meydana gelenler ya da gelemeyip düşte kalanlar, Ağaçların Özel Hayatı’nın iskeletini meydana getiriyor.
Bu iskeletin ana hatlarında ise bir muhasebe yatıyor. Verónica’nın dönmeyişi, Julián’ın üvey kızı Daniela’yı oyalamak ve uyutmak için anlattığı hikâyelerin uzaması, buna paralel olarak zihninin adeta genişleyerek geçmişe ve geleceğe doğru açılması bu muhasebenin ana hatlarını meydana getiriyor. Bekleyiş uzadıkça Julián hikâyeleri istemsizce kendi hayatlarına döndürüyor. Anımsayışlarla, çağrışımlarla, gözlemlerle ve bunlardan yaratılmış bir gelecekle, Daniela’nın geleceğiyle dolu özel hayatlar Verónica’nın yokluğuyla şekilleniyor.
Akraba metinler
Zambra’nın bu romanında da sonucun bir önemi yok aslında. Verónica döner ya da dönmez, okur için bu çok büyük bir sorun meydana getirmiyor. Aynı şekilde yazarı için de… Bu sadece Zambra’nın anlatmak istediklerini anlatmak ve hayal dünyasında kısa ama derin bir yolculuğa çıkmak için kullanılan bir araç. Bu yolculukta ise önemlisi, yazarının bu düşleri ve masalları anlatış şekli olacak.
Hemen yukarıda, Zambra’nın Türkçede yayımlanmış diğer kitaplarından bahsederken metinlerin birbiriyle benzerlikleri dikkatleri çekmiştir mutlaka. Her kitabın kahramanının bir yazar adayı oluşu, bir arayış ve bekleyişten ses vermesi, arananın değil arayışın öne çıkışı… Ancak Alejandro Zambra kitaplarından bahsederken benzerlikten öte bir nitelemeye ihtiyacımız var gibi geliyor bana. Akrabalık denebilir buna. Zambra’nın Türkçede yayımlanan kitaplarının her birinin, bir diğeriyle konuştuğunu söyleyebiliriz bu bağlamda. Hatta bu konuşmanın ileri gittiğini de… Bir kitaptan diğerine yapılan göndermeler, dahası aynı kahramanın hikâyelerini okuyormuş hissinin güçlenmesiyle daha da vurgulandığını dile getirebiliriz bu akrabalığın.
Ancak Zambra metinlerinden bize kalan bu akrabalıktan çok bir hikâyenin “kelime kelime” değil, “ses ses” nasıl kurulduğunu öğrenmek olacak. Julián için şöyle diyor anlatıcı hikâyenin bir yerinde: “Gerçek mesleği ses eklemek.” Zambra da tıpkı kahramanı Julián gibi, yarattığı önemsiz görünen hayatlarla bir hikâyenin her aşamasıyla doğuşuna tanık ediyor okurunu.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Roland Barthes’ın Balzac analizi ışığında Tenten’i anlamak
Bürkem Cevher, K24, 8 Eylül 2016 McCarthy’nin Tenten külliyatına hâkimiyeti ve edebiyat kuramını bu külliyat üstünden şekillendirmesi okur için oldukça ilginç bir deneyim olacak. Tenten maceralarında üstü kapalı pek çok ayrıntı bu kitabı okuduktan sonra aydınlığa kavuşuyor. Çocukken hiç Tenten okumadığını söyleyen bir arkadaşım için ne kadar üzüldüğümü hatırlıyorum. Benim içinse Tenten sadece okunacak bir kitap değildi aynı zamanda …
Dostoyevski’den Camus’ya edebiyatta yabancı kavramı
Erdinç Akkoyunlu, Star, 12 Kasım 2018 İngiliz felsefeci ve edebiyat eleştirmeni Colin Wilson gibi yazarlar, bir metni kasları, sinirleri hatta dokusuna kadar usta bir cerrah gibi eleştiri neşteriyle deşer. İstanbul’un merkezinde kirada yaşamak 1980’lerin başında bir yazar için hayli masraflı olduğundan, o günlerin uydu kenti Florya Basınköy’de Yaşar Kemal ile Çetin Altan, komşu hayatı sürüyordu. …
Ödül Getiren İlk Roman
Ayşe Burak, Sabah, 23 Haziran 2012 Bu ayın bir diğer mücevher kitabı, daha doğrusu novellası ise Şilili yazar Alejandro Zambra’nın Bonzai’si… Aynı adlı filmi de geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde gösterilen romanın yazarı olan Zambra, yeni kuşak Şilili yazarların en önemlisi olarak gösteriliyor. Bonzai onun ilk romanı olsa da, şimdiden pek çok dile çevrilmiş ve ödüller …
Sorular, arayışlar, gedikler
Serhat Aytekin, BirGün Kitap, 21 Mayıs 2021 Kadir Işık’ın karakterleri sürekli bir arayış içinde; eski ve yeni karşılaştırması yapıyorlar. Anlatıyorlar ama her şeyi değil; çoğunlukla boşluklar bırakan karakterlerin kısa kesik cümleleri yaşamlarının birer özeti gibi Türkiye edebiyatı yeni bir yazara merhaba dedi. Kadir Işık’ın yedi öyküden oluşan Herkesten Uzakta başlıklı kitabı okurla buluştu. Işık, öykülerini, …