Novalis’in “Sais Çırakları” adlı şiirsel ve felsefi romanı, insanın doğayı anlama ve doğayla ilişkilenme çabasına yönelik bir yol/yolculuk niteliğinde.
Alman romantiklerinden Novalis’in Sais Çırakları, Paul Klee’nin çizimleri eşliğinde, Türk okurunun eserin yazıldığı 18. yüzyıl sonları ile Klee’nin 20. yüzyılın ilk yarısındaki yaratılarını doğa karşısında yaratıcı sanatçıların ortak dünyası çerçevesinde anlayabilmesi için gerekli gördüğü türlü desteklerin çevirileriyle kotarmış. Sais Çırakları’nın çevirisi Mehmet Barış Albayrak’a ait. Çevirinin sonuna eklediği sekiz sayfalık “Çevirmenin Notu”, eserin aslına ışık tutması bakımından bence açıklayıcı bir önsöz olabilirdi. Metnin açıklayıcı destekleri, sırasıyla Oğuz Tecimen’in Klee’den çevirdiği “Doğa Öğreniminin Yolları”, Novalis’in ve Klee’nin kronolojileri, bir de metne eşlik eden çizimlerin dizini.
Eserin belkemiği tabii ki Novalis çevirisi. Albayrak, daha kolay anlaşılırlık uğruna uzun cümleleri bölme yoluna gitmemiş, dolayısıyla metne bağlı kalmayı yeğlemiş ki bu da onun başarı hanesinde değerlendirilmeli, derim.
Doğanın gerçek yüzü
Sais Çırakları’nı Novalis’in o çok kısa ömrü açısından gözden geçirecek olursak şunları vurgulayabiliriz: Asıl adı Georg Friedrich von Hardenberg olan Novalis, 1772-1801 arasında yaşamış ve 29 yıllık o kısa hayatına bir Bildungsroman olan Heinrich von Ofterdingen’i ve bu romandan üç yıl önce başlayıp ömrü vefa etmediği ve yoğunluğunu Heinrich von Ofterdingen’e verdiği için fragman olarak bıraktığı Die Lehrlinge zu Sais’i yazmıştır. Eser onun ölümünden bir yıl sonra, 1802’de yayımlanır.
Bunda Novalis’in başladığı Sais Çırakları’na paralel olarak okuduğu, Jacob Böhme’nin yeni doğa mistisizmi konulu düşünceleri etkili olmuştur. Filozof Ludwig Tieck’e 1800 Şubatı’nda yazdığı mektupta bu okumalarından söz ederken Sais Çırakları’na vereceği biçimin o düşüncelerle bağıntısını anmış olur. Çırağın Sais tapınağında aklından geçenler, yazarın Freiberg’deki profesörü A. Gottlob Werner’in (1750-1817) yerine kendini hayal etmesidir. Sais’in gerçek çırağı olmanın, Sais tanrıçasının peçesini kaldırmayla aynı şey olduğunu, yani doğanın gerçek yüzünü anlama çabası olduğunu dile getirir. Söz konusu Sais çırağı, Novalis’in ta kendisidir. Açıklanan birbiriyle tezat fikirlerin hiçbirine ısınamaz o. Felsefi, mistik görüşlerin arasında yer alan “Sümbül’le Gül’ün Masalı”, Sümbül’ün her şeyin asıl yüzünü öğrenme çabasıyla yola koyulması, sonunda ise o gizemli peçeyi kaldırdığında sevgilisi Gül’ün kollarına düşmesi, her türlü bilginin sevgiyle mümkün olabileceğini dile getiren bir meseldir. Kıssadan hisse: “Doğa’nın gizemini çözmeyi yalnızca biri başarır: O, Sais tanrıçasının peçesini kaldırdı – ama ne gördü? Mucizenin mucizesini ve kendini. ” İnsan denen “mucizenin mucizesi”nin temelindeki hakikati keşfetme çabasındaki çırak, romantik şair Novalis’tir ve o, bu hakikatin salt akılla anlaşılmayacağına inanır. Ancak şairce bir gönülden (Gemüt) beklenebilir bu başarı. Doğa mistisizmi, Aydınlanma’nın akıl nedenselliğini yumuşatabilirse ki bu da ancak transendental (aşkın) felsefeyle bilge olgunluğuna ulaşmış bir romantik şairin başarabileceği bir şeydir. Novalis, fragman olarak bırakmış olsa da Sais Çırakları’nda temel zihin doğrultusunun ne olduğunu sezdirmiştir.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Nagihan Kahraman, Litera Edebiyat, 5 Haziran 2021 “Çocuklar masum mudur? İnsanlar büyüdükçe mi kötüleşir? Kötülük doğuştan mıdır, yoksa sonradan mı öğrenilir?” Nagihan Kahraman, İspanyol edebiyatının önemli isimlerinden Andrés Barba’nın Işıklar Ülkesi adlı kitabını değerlendirdi. Bir hafif şu’le-i mutalsamla Nîm mer’i olan bütün yollar Onu bulmak için mi böyle uzar?* Tahsin Nahit, “Uzlette” İspanyol edebiyatının önemli …
Ahmet Nezihi Turan, Gazete Duvar, 9 Eylül 2016 “Annem, diye düşünüyor Julián, sanki sağcı şarkılarmış gibi solcu şarkılar söylerdi. (…) Annem solcu şarkıları sağcı şarkılara dönüştüren bir mekanizmaydı.” Alejandro Zambra, Ağaçların Özel Hayatı, çev. Çiğdem Öztürk, Notos Kitap, 2015, 60-1. Duydum ki unutmamış gözlerimin rengini. Sıradan oysa, kahverengi, feri de gitmiş üstelik. Kızıyormuş bana, şimdi …
Erdinç Akkoyunlu, Star, 12 Kasım 2018 İngiliz felsefeci ve edebiyat eleştirmeni Colin Wilson gibi yazarlar, bir metni kasları, sinirleri hatta dokusuna kadar usta bir cerrah gibi eleştiri neşteriyle deşer. İstanbul’un merkezinde kirada yaşamak 1980’lerin başında bir yazar için hayli masraflı olduğundan, o günlerin uydu kenti Florya Basınköy’de Yaşar Kemal ile Çetin Altan, komşu hayatı sürüyordu. …
Özlem Akıncı, Radikal Kitap, 17 Temmuz 2015 Joyce’un öykü ve romanlarında dert edindiğini gördüğümüz katı toplum kurallarını ve çürümüşlüğü mektuplarının arka planında hissediyoruz, öne çıkansa gündelik sıkıntılara ve yazdıklarına dair. Notos Kitap, Sanatçının Mektupları adıyla James Joyce’un mektuplarını Klasik Kitaplar dizisinde yayımladı. Jacques Derrida’nın “Ulysses Gramofonu Joyce’ta Evet Söylen(t)isi” adlı yazısı ve ayrıntılı bir kronolojiyle tamamlanan Sanatçının …
‘Mucizenin mucizesi’ ve temelindeki hakikat
Gürsel Aytaç, Cumhuriyet Kitap, 28 Mayıs 2015
Novalis’in “Sais Çırakları” adlı şiirsel ve felsefi romanı, insanın doğayı anlama ve doğayla ilişkilenme çabasına yönelik bir yol/yolculuk niteliğinde.
Alman romantiklerinden Novalis’in Sais Çırakları, Paul Klee’nin çizimleri eşliğinde, Türk okurunun eserin yazıldığı 18. yüzyıl sonları ile Klee’nin 20. yüzyılın ilk yarısındaki yaratılarını doğa karşısında yaratıcı sanatçıların ortak dünyası çerçevesinde anlayabilmesi için gerekli gördüğü türlü desteklerin çevirileriyle kotarmış. Sais Çırakları’nın çevirisi Mehmet Barış Albayrak’a ait. Çevirinin sonuna eklediği sekiz sayfalık “Çevirmenin Notu”, eserin aslına ışık tutması bakımından bence açıklayıcı bir önsöz olabilirdi. Metnin açıklayıcı destekleri, sırasıyla Oğuz Tecimen’in Klee’den çevirdiği “Doğa Öğreniminin Yolları”, Novalis’in ve Klee’nin kronolojileri, bir de metne eşlik eden çizimlerin dizini.
Eserin belkemiği tabii ki Novalis çevirisi. Albayrak, daha kolay anlaşılırlık uğruna uzun cümleleri bölme yoluna gitmemiş, dolayısıyla metne bağlı kalmayı yeğlemiş ki bu da onun başarı hanesinde değerlendirilmeli, derim.
Doğanın gerçek yüzü
Sais Çırakları’nı Novalis’in o çok kısa ömrü açısından gözden geçirecek olursak şunları vurgulayabiliriz: Asıl adı Georg Friedrich von Hardenberg olan Novalis, 1772-1801 arasında yaşamış ve 29 yıllık o kısa hayatına bir Bildungsroman olan Heinrich von Ofterdingen’i ve bu romandan üç yıl önce başlayıp ömrü vefa etmediği ve yoğunluğunu Heinrich von Ofterdingen’e verdiği için fragman olarak bıraktığı Die Lehrlinge zu Sais’i yazmıştır. Eser onun ölümünden bir yıl sonra, 1802’de yayımlanır.
Bunda Novalis’in başladığı Sais Çırakları’na paralel olarak okuduğu, Jacob Böhme’nin yeni doğa mistisizmi konulu düşünceleri etkili olmuştur. Filozof Ludwig Tieck’e 1800 Şubatı’nda yazdığı mektupta bu okumalarından söz ederken Sais Çırakları’na vereceği biçimin o düşüncelerle bağıntısını anmış olur. Çırağın Sais tapınağında aklından geçenler, yazarın Freiberg’deki profesörü A. Gottlob Werner’in (1750-1817) yerine kendini hayal etmesidir. Sais’in gerçek çırağı olmanın, Sais tanrıçasının peçesini kaldırmayla aynı şey olduğunu, yani doğanın gerçek yüzünü anlama çabası olduğunu dile getirir. Söz konusu Sais çırağı, Novalis’in ta kendisidir. Açıklanan birbiriyle tezat fikirlerin hiçbirine ısınamaz o. Felsefi, mistik görüşlerin arasında yer alan “Sümbül’le Gül’ün Masalı”, Sümbül’ün her şeyin asıl yüzünü öğrenme çabasıyla yola koyulması, sonunda ise o gizemli peçeyi kaldırdığında sevgilisi Gül’ün kollarına düşmesi, her türlü bilginin sevgiyle mümkün olabileceğini dile getiren bir meseldir. Kıssadan hisse: “Doğa’nın gizemini çözmeyi yalnızca biri başarır: O, Sais tanrıçasının peçesini kaldırdı – ama ne gördü? Mucizenin mucizesini ve kendini. ” İnsan denen “mucizenin mucizesi”nin temelindeki hakikati keşfetme çabasındaki çırak, romantik şair Novalis’tir ve o, bu hakikatin salt akılla anlaşılmayacağına inanır. Ancak şairce bir gönülden (Gemüt) beklenebilir bu başarı. Doğa mistisizmi, Aydınlanma’nın akıl nedenselliğini yumuşatabilirse ki bu da ancak transendental (aşkın) felsefeyle bilge olgunluğuna ulaşmış bir romantik şairin başarabileceği bir şeydir. Novalis, fragman olarak bırakmış olsa da Sais Çırakları’nda temel zihin doğrultusunun ne olduğunu sezdirmiştir.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Çocuklara ait bir uzlet alanı: Işıklar Ülkesi
Nagihan Kahraman, Litera Edebiyat, 5 Haziran 2021 “Çocuklar masum mudur? İnsanlar büyüdükçe mi kötüleşir? Kötülük doğuştan mıdır, yoksa sonradan mı öğrenilir?” Nagihan Kahraman, İspanyol edebiyatının önemli isimlerinden Andrés Barba’nın Işıklar Ülkesi adlı kitabını değerlendirdi. Bir hafif şu’le-i mutalsamla Nîm mer’i olan bütün yollar Onu bulmak için mi böyle uzar?* Tahsin Nahit, “Uzlette” İspanyol edebiyatının önemli …
Sattı diyenden (de) şüphelenin (de) iyice kafayı yiyelim
Ahmet Nezihi Turan, Gazete Duvar, 9 Eylül 2016 “Annem, diye düşünüyor Julián, sanki sağcı şarkılarmış gibi solcu şarkılar söylerdi. (…) Annem solcu şarkıları sağcı şarkılara dönüştüren bir mekanizmaydı.” Alejandro Zambra, Ağaçların Özel Hayatı, çev. Çiğdem Öztürk, Notos Kitap, 2015, 60-1. Duydum ki unutmamış gözlerimin rengini. Sıradan oysa, kahverengi, feri de gitmiş üstelik. Kızıyormuş bana, şimdi …
Dostoyevski’den Camus’ya edebiyatta yabancı kavramı
Erdinç Akkoyunlu, Star, 12 Kasım 2018 İngiliz felsefeci ve edebiyat eleştirmeni Colin Wilson gibi yazarlar, bir metni kasları, sinirleri hatta dokusuna kadar usta bir cerrah gibi eleştiri neşteriyle deşer. İstanbul’un merkezinde kirada yaşamak 1980’lerin başında bir yazar için hayli masraflı olduğundan, o günlerin uydu kenti Florya Basınköy’de Yaşar Kemal ile Çetin Altan, komşu hayatı sürüyordu. …
Dublin beni hasta ediyor
Özlem Akıncı, Radikal Kitap, 17 Temmuz 2015 Joyce’un öykü ve romanlarında dert edindiğini gördüğümüz katı toplum kurallarını ve çürümüşlüğü mektuplarının arka planında hissediyoruz, öne çıkansa gündelik sıkıntılara ve yazdıklarına dair. Notos Kitap, Sanatçının Mektupları adıyla James Joyce’un mektuplarını Klasik Kitaplar dizisinde yayımladı. Jacques Derrida’nın “Ulysses Gramofonu Joyce’ta Evet Söylen(t)isi” adlı yazısı ve ayrıntılı bir kronolojiyle tamamlanan Sanatçının …