Bonzai, Ağaçların Özel Hayatı, Eve Dönmenin Yolları, Belgelerim ve Soru Kitapçığı gibi yapıtlarıyla tanıdığımız yeni kuşak Şilili yazar Alejandro Zambra’nın konuşma, öykü ve denemelerinden oluşan yeni kitabı Serbest Kürsü Ocak 2020’de Notos Kitap’tan Seda Ersavcı’nın nitelikli çevirisiyle okuyucuyla buluştu. Kitabın arka kapağında “Şilili yazar Alejandro Zambra’nın deneme ve öyküleri tür ya da konu gibi sınırlara boyun eğmeksizin Serbest Kürsü’de bir araya geliyor. Okumak, yazmak, çeviri, dil ve edebiyat dünyası ekseninde dönen eleştirel ve mizahi bakışı türlü türlü odaktan geçiyor.” ifadesi bize gösteriyor ki Zambra yine deneysel yazma çabasının ürünlerini bizimle buluşturmak istemiş.
Serbest Kürsü üç bölümden oluşmakta. İlk bölüm olan Sözlü Otoportreler’de yazarın üç farklı konferans için hazırladığı konuşma metinleri yer alıyor. Yazmak ve okumak nedir sorusunun cevapları bu bölümün cevherini oluşturuyor. Ayrıca bu bölümün kitabın en etkili ve doyurucu bölümü olduğunu belirtmem gerek. Üç farklı konuşma metninde kavramlarla yüklü açıklayıcı metinler değil, bir yazar olarak Zambra’nın okumak, yazmak ve kitaplar üzerine mizahla dengelenen deneyimlerine şahitlik ediyoruz. Peki yazarlar konuşmacı olarak çağrıldıkları konferanslarda nelerden bahseder: “Biz yazarlar genellikle boom hakkında, Latin Amerika, Şili ya da Santiago edebiyatının güncel durumu, geleceği, yeni eğilimleri, yeniden doğumu ya da ölümü hakkında veya edebiyat eleştirisinin içinde bulunduğu buhran, edebiyat eleştirisinin mevcudiyeti hakkında konuşmak üzere çağrılırız ve her ne kadar kendimizi tekrarlama riskimiz gitgide artsa ve kaçınılmaz hal alsa da bu davetleri hemen her zaman kabul ederiz, çünkü biz bir topluluğuz, öyle ya da böyle iyi vakit geçiririz, hiç değilse birbirimize arkadaşlık ederiz.”
Dünya edebiyatında değişen anlayışlar, imkânları ve sınırlar zorluyor. Zambra gençliğin gücüne ve özgürlüğüne inanıyor. Yenilikçi bir yazar olarak eski ve yeni okuma alışkanlıklarını, yazma yöntemlerini okuyucuyla içtenlikle paylaşıyor. İlk okumadan geriye kalanlar ve derin anlamlar, öteki okumalara olan etkisi, beğenilerin zamanla değişmesi ve daha iyi okumalar yaptığımızı varsaymak. Çocukken okuduğumuz bir kitabı sıkılmadan eğlenerek okurken nice okuma deneyiminden sonra yetişkinlikte tekrar okuduğumuzda değişen nedir? Zambra bu sorunun yanıtını okuyucusuyla söyleşir gibi veriyor. Yaşanmışlıklar onun için çok kıymetli; roman ya da öyküler de buralardan hareketle üretilmeli. Tabi ki zamanlar çok değişti, kuşaklar da… Peki bilgisayar ve internetin getirdiği yazma ve okuma yöntemleri hangi alışkanlıkları değiştirdi? Zambra bu sorulara samimi ve yalın bir dile ek olarak mizahla yaklaşıyor. Serbest Kürsü’nün, yazmak ve okumak üzerine yalın ve derinlikli konuşmalardan oluşan ilk bölümü okuma üzerine yakın okumalar yapmayı seven, özellikle deneme türünün yapısal unsurları doğrultusunda derin düşünmeyi amaçlayanlar için biçilmiş kaftan.
İkinci bölüm “Yerin Kulağı Var”da dört öykü yer alıyor, bu öykülerin ilk ikisine birinci bölümün son konuşmasında yer alan dipnotlarla gidiliyor. Dört öykü için ayrı okumalar, yorumlar gerekiyor ama Zambra’nın yenilikçi yaklaşımı doğrultusunda Serbest Kürsü’nün toplamında yer almaları anlamlı. Kitabın son bölümü “Aile Sözlüğü” suyun hızının azaldığı, temponun gitgide düştüğü, metinlerin ise daha da kısaldığı, yer yer aforizmaların yoğunlaştığı ama mizahın doruklarda seyrettiği bölüm olarak, okuyucuya kahkahalar attırabilir. Şiir ve müzik, depremler, Santiago, New York ve Meksiko’da yaşamanın farklı deneyimleri, çocukluk, aile hayatı ve ebeveynlik ve Zambra’nın dediği gibi: “ Bir süredir böyle, adeta bitmek bilmeyen, bilhassa kelimeler, aksanlar ve çeviriler üzerine gelişigüzel düşüncelerden oluşan bir deneme yazmak istiyordum. Yemek sonrası sohbetlerde tartışmaya açık kriterler çerçevesinde, belli bir düzen tutturmadan aktarılan anekdotlar; aşağı yukarı, boş vaktimin olduğu bir öğleden sonra okumak, hatta bölümler arasında uyuklamak istediğim türde şeyler.”
Zambra, tam da bunu yapıyor; kelimenin tam anlamıyla döktürüyor; serbest kürsüdeyiz nasıl olsa.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Sedat Sezgin, Edebiyat Haber, 6 Kasım 2019 “Gökler insancıl değil, ne üstümdeki ne altımdaki ne de içimdeki yaşam öyle.” Çek yazar Bohumil Hrabal’ın Gürültülü Yalnızlık romanının kahramanı Hanta’nın ağzından dökülen bu söz akla doğal olarak “İnsancıl olan nedir?” sorusunu getirebilir. Gerçi yapıtta mesafe kat ederken vardığımız bu sayfada artık Hanta’nın bu konudaki görüşünü tamı tamına olmasa da ne demek …
Melisa Kesmez, Sabit Fikir, 4 Temmuz 2013 Zambra muhteşem karakterler yaratmanın peşine düşmüyor. Onun karakterleri sıradan olmalarıyla akılda kalıyor. Yazı yazmanın doğasına dair tonla enteresan mesele içinde bir tanesi -son dönemde denk geldiğim kitaplardan olacak- özellikle meşgul ediyor aklımı. O da, bir kitabın ne kadar kurmaca olursa olsun, hayatın süreğenliği içinde yaratılan bir şey olması …
Banu Yıldıran Genç, Agos, 10 Şubat 2020 Çiyil Kurtuluş uzun süredir öykülerini takip ettiğim bir yazar. Öykülerinde tanık olduğum yaşamlardan kesitler görmek ve bu kesitlerin detaylı ve incelikli anlatımı dikkatimi çekmişti diyebilirim. Bu ayın başında ikinci öykü kitabı Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı, Notos Kitap tarafından yayımlandı. Kitapta yirmi altı öykü yer alıyor, uzun yazmayan, sözcükleri ekonomik kullanan …
Esra Yalazan, Ahval, 8 Şubat 2020 İnsan yazmadan yaşayabilir belki ama okumadan yaşayabilir mi? Okumayı söktüğümüz ilk andan beri sadece harflerin değil karşılaştığımız bütün işaretlerin şifresini çözmeye, gizledikleri “sırları” keşfetmeye çalışırız. Bu içine doğduğumuz hayatın belirsizliğiyle baş etmenin yollarından biri. Alberto Manguel, “Okumanın Tarihi” adlı kitabının başında çocukken tecrübenin kendisine önce kitaplar aracılığıyla geldiğini hatırlatıyordu. Okur yazar …
Zambra’nın edebî kolajı: Serbest Kürsü
Serkan Parlak, Edebiyat Haber, 19 Şubat 2020
Bonzai, Ağaçların Özel Hayatı, Eve Dönmenin Yolları, Belgelerim ve Soru Kitapçığı gibi yapıtlarıyla tanıdığımız yeni kuşak Şilili yazar Alejandro Zambra’nın konuşma, öykü ve denemelerinden oluşan yeni kitabı Serbest Kürsü Ocak 2020’de Notos Kitap’tan Seda Ersavcı’nın nitelikli çevirisiyle okuyucuyla buluştu. Kitabın arka kapağında “Şilili yazar Alejandro Zambra’nın deneme ve öyküleri tür ya da konu gibi sınırlara boyun eğmeksizin Serbest Kürsü’de bir araya geliyor. Okumak, yazmak, çeviri, dil ve edebiyat dünyası ekseninde dönen eleştirel ve mizahi bakışı türlü türlü odaktan geçiyor.” ifadesi bize gösteriyor ki Zambra yine deneysel yazma çabasının ürünlerini bizimle buluşturmak istemiş.
Serbest Kürsü üç bölümden oluşmakta. İlk bölüm olan Sözlü Otoportreler’de yazarın üç farklı konferans için hazırladığı konuşma metinleri yer alıyor. Yazmak ve okumak nedir sorusunun cevapları bu bölümün cevherini oluşturuyor. Ayrıca bu bölümün kitabın en etkili ve doyurucu bölümü olduğunu belirtmem gerek. Üç farklı konuşma metninde kavramlarla yüklü açıklayıcı metinler değil, bir yazar olarak Zambra’nın okumak, yazmak ve kitaplar üzerine mizahla dengelenen deneyimlerine şahitlik ediyoruz. Peki yazarlar konuşmacı olarak çağrıldıkları konferanslarda nelerden bahseder: “Biz yazarlar genellikle boom hakkında, Latin Amerika, Şili ya da Santiago edebiyatının güncel durumu, geleceği, yeni eğilimleri, yeniden doğumu ya da ölümü hakkında veya edebiyat eleştirisinin içinde bulunduğu buhran, edebiyat eleştirisinin mevcudiyeti hakkında konuşmak üzere çağrılırız ve her ne kadar kendimizi tekrarlama riskimiz gitgide artsa ve kaçınılmaz hal alsa da bu davetleri hemen her zaman kabul ederiz, çünkü biz bir topluluğuz, öyle ya da böyle iyi vakit geçiririz, hiç değilse birbirimize arkadaşlık ederiz.”
Dünya edebiyatında değişen anlayışlar, imkânları ve sınırlar zorluyor. Zambra gençliğin gücüne ve özgürlüğüne inanıyor. Yenilikçi bir yazar olarak eski ve yeni okuma alışkanlıklarını, yazma yöntemlerini okuyucuyla içtenlikle paylaşıyor. İlk okumadan geriye kalanlar ve derin anlamlar, öteki okumalara olan etkisi, beğenilerin zamanla değişmesi ve daha iyi okumalar yaptığımızı varsaymak. Çocukken okuduğumuz bir kitabı sıkılmadan eğlenerek okurken nice okuma deneyiminden sonra yetişkinlikte tekrar okuduğumuzda değişen nedir? Zambra bu sorunun yanıtını okuyucusuyla söyleşir gibi veriyor. Yaşanmışlıklar onun için çok kıymetli; roman ya da öyküler de buralardan hareketle üretilmeli. Tabi ki zamanlar çok değişti, kuşaklar da… Peki bilgisayar ve internetin getirdiği yazma ve okuma yöntemleri hangi alışkanlıkları değiştirdi? Zambra bu sorulara samimi ve yalın bir dile ek olarak mizahla yaklaşıyor. Serbest Kürsü’nün, yazmak ve okumak üzerine yalın ve derinlikli konuşmalardan oluşan ilk bölümü okuma üzerine yakın okumalar yapmayı seven, özellikle deneme türünün yapısal unsurları doğrultusunda derin düşünmeyi amaçlayanlar için biçilmiş kaftan.
İkinci bölüm “Yerin Kulağı Var”da dört öykü yer alıyor, bu öykülerin ilk ikisine birinci bölümün son konuşmasında yer alan dipnotlarla gidiliyor. Dört öykü için ayrı okumalar, yorumlar gerekiyor ama Zambra’nın yenilikçi yaklaşımı doğrultusunda Serbest Kürsü’nün toplamında yer almaları anlamlı. Kitabın son bölümü “Aile Sözlüğü” suyun hızının azaldığı, temponun gitgide düştüğü, metinlerin ise daha da kısaldığı, yer yer aforizmaların yoğunlaştığı ama mizahın doruklarda seyrettiği bölüm olarak, okuyucuya kahkahalar attırabilir. Şiir ve müzik, depremler, Santiago, New York ve Meksiko’da yaşamanın farklı deneyimleri, çocukluk, aile hayatı ve ebeveynlik ve Zambra’nın dediği gibi: “ Bir süredir böyle, adeta bitmek bilmeyen, bilhassa kelimeler, aksanlar ve çeviriler üzerine gelişigüzel düşüncelerden oluşan bir deneme yazmak istiyordum. Yemek sonrası sohbetlerde tartışmaya açık kriterler çerçevesinde, belli bir düzen tutturmadan aktarılan anekdotlar; aşağı yukarı, boş vaktimin olduğu bir öğleden sonra okumak, hatta bölümler arasında uyuklamak istediğim türde şeyler.”
Zambra, tam da bunu yapıyor; kelimenin tam anlamıyla döktürüyor; serbest kürsüdeyiz nasıl olsa.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Bohumil Hrabal’in “Gürültülü Yalnızlık” romanı ya da kitap tapıcısı
Sedat Sezgin, Edebiyat Haber, 6 Kasım 2019 “Gökler insancıl değil, ne üstümdeki ne altımdaki ne de içimdeki yaşam öyle.” Çek yazar Bohumil Hrabal’ın Gürültülü Yalnızlık romanının kahramanı Hanta’nın ağzından dökülen bu söz akla doğal olarak “İnsancıl olan nedir?” sorusunu getirebilir. Gerçi yapıtta mesafe kat ederken vardığımız bu sayfada artık Hanta’nın bu konudaki görüşünü tamı tamına olmasa da ne demek …
Hayat nerede biter, roman nerede başlar?
Melisa Kesmez, Sabit Fikir, 4 Temmuz 2013 Zambra muhteşem karakterler yaratmanın peşine düşmüyor. Onun karakterleri sıradan olmalarıyla akılda kalıyor. Yazı yazmanın doğasına dair tonla enteresan mesele içinde bir tanesi -son dönemde denk geldiğim kitaplardan olacak- özellikle meşgul ediyor aklımı. O da, bir kitabın ne kadar kurmaca olursa olsun, hayatın süreğenliği içinde yaratılan bir şey olması …
Yalnızlık Ömür Boyu
Banu Yıldıran Genç, Agos, 10 Şubat 2020 Çiyil Kurtuluş uzun süredir öykülerini takip ettiğim bir yazar. Öykülerinde tanık olduğum yaşamlardan kesitler görmek ve bu kesitlerin detaylı ve incelikli anlatımı dikkatimi çekmişti diyebilirim. Bu ayın başında ikinci öykü kitabı Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı, Notos Kitap tarafından yayımlandı. Kitapta yirmi altı öykü yer alıyor, uzun yazmayan, sözcükleri ekonomik kullanan …
‘Gürültülü Yalnızlık’, Hrabal ve kitaplara ağıt
Esra Yalazan, Ahval, 8 Şubat 2020 İnsan yazmadan yaşayabilir belki ama okumadan yaşayabilir mi? Okumayı söktüğümüz ilk andan beri sadece harflerin değil karşılaştığımız bütün işaretlerin şifresini çözmeye, gizledikleri “sırları” keşfetmeye çalışırız. Bu içine doğduğumuz hayatın belirsizliğiyle baş etmenin yollarından biri. Alberto Manguel, “Okumanın Tarihi” adlı kitabının başında çocukken tecrübenin kendisine önce kitaplar aracılığıyla geldiğini hatırlatıyordu. Okur yazar …