Patafizik biliminin kurucusu Alfred Jarry’nin 1902’de yayımlanan romanı Süper-Erkek, insanın kendini aşarak sonsuzluğa uzanma potansiyelini açığa çıkaran aşk ve ‘aşk yapma’ fiilini hem mekanik hem de şiirsel haliyle işliyor.
Alfred Jarry 1873 – 1907 yılları arasında yaşayan Fransız oyun yazarı, şair, romancı, filozof ve çizer. Patafizik biliminin kurucusu olarak tanınıyor. 20. yüzyılın pek çok akımını etkileyen ve çağın bütün sanatları, bilimleri ve modalarıyla ilgilenen bir yazar Jarry. Notos Kitap tarafından Nisan 2019’da yayımlanan ve Fransızca orijinalinden Haldun Bayrı tarafından çevrilen Alfred Jarry’nin son eseri olan Süper-Erkek 1902 yılında yayımlanmış. Kitabın çizimleri ise Muhammet Şengöz’e ait. Bu roman 1902’de yazılmış fakat olaylar 1920 yılında geçiyor. Yakın gelecek zamana dair düşüncelerin bulunduğu bir modern roman.
Benim gibi yeni öğrenenler için patafizik, istisnalar bilimi olarak tanımlanıyor, genelle değil özel olanla ilgilenen bir dal. Modern bilimin kuram ve yöntemlerinin hicvi ve çoğunlukla anlamsız ve deneysel bir dil kullanılıyor.
Alfred Jarry’nin eserleri daha önce çeşitli yayınevleri tarafından çevrilip yayımlanmış. Yazarı bu kitabı ile tanıyacak olanlar için hem ortaya çıkardığı patafiziği hem de kendisini merak edenlerin ulaşabileceği eserler var. Notos Kitap bu merak için bir kaynak listesini de okurlarına Süper-Erkek kitabının girişinde sunuyor. Kitabın sonunda ise Süper-Erkek üzerine yazılmış bir deneme olan Annie Le Brun’ün sonsözü ve patafiziği anlamaya yönelik, biri Alfred Jarry’e diğeri Roger Shattuck’a ait yazılar ve yazarın hayatından kesitler sunan bir kronoloji de bulunuyor.
Öncelikle bu kitabın estetik bir nesne olarak farklı ve iyi göründüğünden bahsetmek gerek. Normal kitap boyutundan farklı olarak 16X16 cm boyutlarında tasarlanan kitabın kapağı ve ayracında Alfred Jarry’nin bisiklet tutkusu yansıtılıyor. Ayrıca usta karikatürist Muhammet Şengöz’ün çizimleri kitabı bir sanat eserine dönüştürüyor.
Kitabın editörü Oğuz Tecimen, yazdığı sunuş ile Alfred Jarry ve onun ilgi alanına giren sanat ve felsefe akımlarından bahsediyor. Yazarın patafiziği nasıl kurduğunu ve ondan sonrasında bu alanın hem sanat hem bilim tarafından kabul edilip zaman içerisinde nelere nasıl işlediğinden bahsediyor. Patafizikçilerden nasibini alanları sıralıyor ve “Tanrı bile daima istisnaların olduğu, çoklu âlemlere açılan sonsuz bir evren tasarlayarak patafizikçilerden nasibini almıştır – Patafizikçi Doktor Faustroll’un tanımıyla: Tanrı sıfır ile sonsuzluğun teğet noktasıdır,” diyor. Ve Tecimen bu kitapla ve Jarry ile ilgili bilmeniz gereken pek çok şeyi okuyucuya sunuyor.
Roman, “Aşk önemsiz bir iştir, zira ilanihaye tekrarlanabilir,” cümlesiyle başlıyor. Aşkın sonsuza dek sürdüğünü belirten bu cümle ile başlayan roman devamında ‘aşk’ ile ‘aşk yapma’ fiilini felsefi, mekanik, gerçek anlamlarıyla ayrı ayrı kullanıyor. Ve konu elbette bir şekilde erotizme bağlanıyor.
Romanın kahramanlarından biri olan bilim insanı André Marcueil, insanın enerjisinin sonsuz olduğuna inanıyor. Evinde düzenlediği bir yemekte misafirleriyle aşkın doğası üzerine tartışıyor. “Ruh, duygu, aktivite daha başka nedir aşk?” sorusunun cevaplarını ele alıyorlar. Konu kadınların olmadığı ortamlarda tartışılmaya devam ettiğinde erkek dünyasında daha da derinleşiyor. Bir erkeğin fiziksel olarak güç denemeleri roman içerisinde çeşitli şekillerde yapılıyor. Aşk birden fazla biçimde ele alınıyor ve eleştiriliyor. Bu roman insanın en yücelttiği hissi, duyguyu, aktiviteyi mekanikleştirmekten bahsediyor ve tüm bunları gerçek ve gerçeküstü koşullarda örnekliyor. İnsanın sınırlarını cinsiyet, spor ve makinelerle birleştirip araştırıyor. İnsanın enerjisinin sonsuzluğu ile aşkın sonsuzluğu arasında bir bağ kuruyor. Aşkı kötüleyen bir roman değil Süper-Erkek, aşkı ve insanı gerçek ve gerçeküstü biçimlerde sınayan bir roman.
Pek çok açıdan komik, grotesk bir bilim kurgu olarak da ele alınabilir Süper-Erkek. Yazıldığı çağın sonrasına bakılırsa, kullandığı deneyler bir şekilde teknoloji ve insanın birleşimiyle çağımıza farklı şekillerde ulaşmış icatlara denk gelebilir.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
A. Ömer Türkeş, Radikal Kitap, 3 Temmuz 2015 Alejandro Zambra, kuşağının başarı ve başarısızlıklarına, mutluluk ve mutsuzluklarına, umut ve umutsuzluklarına tanıklık etmeyi, onlarla edebiyat yoluyla sessiz bir iletişim kurmayı başarıyor. Şilili yazar Alejandro Zambra, ilk romanı Bonzai ile büyük bir çıkış yakalamış ve -2010 yılında düzenlenen listede- İspanyolca yazan en iyi yirmi iki romancı arasına girmeyi başarmıştı. …
Esra Yalazan, Ahval, 8 Şubat 2020 İnsan yazmadan yaşayabilir belki ama okumadan yaşayabilir mi? Okumayı söktüğümüz ilk andan beri sadece harflerin değil karşılaştığımız bütün işaretlerin şifresini çözmeye, gizledikleri “sırları” keşfetmeye çalışırız. Bu içine doğduğumuz hayatın belirsizliğiyle baş etmenin yollarından biri. Alberto Manguel, “Okumanın Tarihi” adlı kitabının başında çocukken tecrübenin kendisine önce kitaplar aracılığıyla geldiğini hatırlatıyordu. Okur yazar …
Çağlayan Çevik, Bir Paragraf, 12 Haziran 2012 Yine küçücük bir romandan söz edeceğim. Ama, inanın yüzlerce sayfalık, tuğla gibi kitapları rahatlıkla ‘silkeleyecek’ bir roman bu. Şilili genç yazar Alejandro Zambra (ki bu ismi bir kenara not etmelisiniz), adeta alıştığımız edebiyat kalıplarına meydan okuyor! Nasıl mı? Çok merak edilen sonu en başta söyleyerek… “Sonunda kız ölür …
Esra Yalazan, Ahval, 11 Ocak 2020 Birkaç sene evvel Şilili yazar Alejandro Zambra’nın bir üçleme olarak tasarladığı kitapların sonuncusunu okuduktan sonra (Ağaçların Özel Hayatı) severek yazdığımı hatırlıyorum. Sevdiğim bir kısa roman yazarının denemelerinin, bazı üniversitelerde yaptığı konuşmaların ve bir kaç kısa öyküsünün yer aldığı kitabının Türkçeye çevrildiğini duyunca tereddütle sevindim. Bazen öyle olur. Sevdiğiniz bir yazarla …
Ruh, duygu, aktivite daha başka nedir aşk…
Adalet Çavdar, Kitapsever, Sayı: 9, 9 Mayıs 2019
Patafizik biliminin kurucusu Alfred Jarry’nin 1902’de yayımlanan romanı Süper-Erkek, insanın kendini aşarak sonsuzluğa uzanma potansiyelini açığa çıkaran aşk ve ‘aşk yapma’ fiilini hem mekanik hem de şiirsel haliyle işliyor.
Alfred Jarry 1873 – 1907 yılları arasında yaşayan Fransız oyun yazarı, şair, romancı, filozof ve çizer. Patafizik biliminin kurucusu olarak tanınıyor. 20. yüzyılın pek çok akımını etkileyen ve çağın bütün sanatları, bilimleri ve modalarıyla ilgilenen bir yazar Jarry. Notos Kitap tarafından Nisan 2019’da yayımlanan ve Fransızca orijinalinden Haldun Bayrı tarafından çevrilen Alfred Jarry’nin son eseri olan Süper-Erkek 1902 yılında yayımlanmış. Kitabın çizimleri ise Muhammet Şengöz’e ait. Bu roman 1902’de yazılmış fakat olaylar 1920 yılında geçiyor. Yakın gelecek zamana dair düşüncelerin bulunduğu bir modern roman.
Benim gibi yeni öğrenenler için patafizik, istisnalar bilimi olarak tanımlanıyor, genelle değil özel olanla ilgilenen bir dal. Modern bilimin kuram ve yöntemlerinin hicvi ve çoğunlukla anlamsız ve deneysel bir dil kullanılıyor.
Alfred Jarry’nin eserleri daha önce çeşitli yayınevleri tarafından çevrilip yayımlanmış. Yazarı bu kitabı ile tanıyacak olanlar için hem ortaya çıkardığı patafiziği hem de kendisini merak edenlerin ulaşabileceği eserler var. Notos Kitap bu merak için bir kaynak listesini de okurlarına Süper-Erkek kitabının girişinde sunuyor. Kitabın sonunda ise Süper-Erkek üzerine yazılmış bir deneme olan Annie Le Brun’ün sonsözü ve patafiziği anlamaya yönelik, biri Alfred Jarry’e diğeri Roger Shattuck’a ait yazılar ve yazarın hayatından kesitler sunan bir kronoloji de bulunuyor.
Öncelikle bu kitabın estetik bir nesne olarak farklı ve iyi göründüğünden bahsetmek gerek. Normal kitap boyutundan farklı olarak 16X16 cm boyutlarında tasarlanan kitabın kapağı ve ayracında Alfred Jarry’nin bisiklet tutkusu yansıtılıyor. Ayrıca usta karikatürist Muhammet Şengöz’ün çizimleri kitabı bir sanat eserine dönüştürüyor.
Kitabın editörü Oğuz Tecimen, yazdığı sunuş ile Alfred Jarry ve onun ilgi alanına giren sanat ve felsefe akımlarından bahsediyor. Yazarın patafiziği nasıl kurduğunu ve ondan sonrasında bu alanın hem sanat hem bilim tarafından kabul edilip zaman içerisinde nelere nasıl işlediğinden bahsediyor. Patafizikçilerden nasibini alanları sıralıyor ve “Tanrı bile daima istisnaların olduğu, çoklu âlemlere açılan sonsuz bir evren tasarlayarak patafizikçilerden nasibini almıştır – Patafizikçi Doktor Faustroll’un tanımıyla: Tanrı sıfır ile sonsuzluğun teğet noktasıdır,” diyor. Ve Tecimen bu kitapla ve Jarry ile ilgili bilmeniz gereken pek çok şeyi okuyucuya sunuyor.
Roman, “Aşk önemsiz bir iştir, zira ilanihaye tekrarlanabilir,” cümlesiyle başlıyor. Aşkın sonsuza dek sürdüğünü belirten bu cümle ile başlayan roman devamında ‘aşk’ ile ‘aşk yapma’ fiilini felsefi, mekanik, gerçek anlamlarıyla ayrı ayrı kullanıyor. Ve konu elbette bir şekilde erotizme bağlanıyor.
Romanın kahramanlarından biri olan bilim insanı André Marcueil, insanın enerjisinin sonsuz olduğuna inanıyor. Evinde düzenlediği bir yemekte misafirleriyle aşkın doğası üzerine tartışıyor. “Ruh, duygu, aktivite daha başka nedir aşk?” sorusunun cevaplarını ele alıyorlar. Konu kadınların olmadığı ortamlarda tartışılmaya devam ettiğinde erkek dünyasında daha da derinleşiyor. Bir erkeğin fiziksel olarak güç denemeleri roman içerisinde çeşitli şekillerde yapılıyor. Aşk birden fazla biçimde ele alınıyor ve eleştiriliyor. Bu roman insanın en yücelttiği hissi, duyguyu, aktiviteyi mekanikleştirmekten bahsediyor ve tüm bunları gerçek ve gerçeküstü koşullarda örnekliyor. İnsanın sınırlarını cinsiyet, spor ve makinelerle birleştirip araştırıyor. İnsanın enerjisinin sonsuzluğu ile aşkın sonsuzluğu arasında bir bağ kuruyor. Aşkı kötüleyen bir roman değil Süper-Erkek, aşkı ve insanı gerçek ve gerçeküstü biçimlerde sınayan bir roman.
Pek çok açıdan komik, grotesk bir bilim kurgu olarak da ele alınabilir Süper-Erkek. Yazıldığı çağın sonrasına bakılırsa, kullandığı deneyler bir şekilde teknoloji ve insanın birleşimiyle çağımıza farklı şekillerde ulaşmış icatlara denk gelebilir.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Roman içinde roman
A. Ömer Türkeş, Radikal Kitap, 3 Temmuz 2015 Alejandro Zambra, kuşağının başarı ve başarısızlıklarına, mutluluk ve mutsuzluklarına, umut ve umutsuzluklarına tanıklık etmeyi, onlarla edebiyat yoluyla sessiz bir iletişim kurmayı başarıyor. Şilili yazar Alejandro Zambra, ilk romanı Bonzai ile büyük bir çıkış yakalamış ve -2010 yılında düzenlenen listede- İspanyolca yazan en iyi yirmi iki romancı arasına girmeyi başarmıştı. …
‘Gürültülü Yalnızlık’, Hrabal ve kitaplara ağıt
Esra Yalazan, Ahval, 8 Şubat 2020 İnsan yazmadan yaşayabilir belki ama okumadan yaşayabilir mi? Okumayı söktüğümüz ilk andan beri sadece harflerin değil karşılaştığımız bütün işaretlerin şifresini çözmeye, gizledikleri “sırları” keşfetmeye çalışırız. Bu içine doğduğumuz hayatın belirsizliğiyle baş etmenin yollarından biri. Alberto Manguel, “Okumanın Tarihi” adlı kitabının başında çocukken tecrübenin kendisine önce kitaplar aracılığıyla geldiğini hatırlatıyordu. Okur yazar …
Bonzai
Çağlayan Çevik, Bir Paragraf, 12 Haziran 2012 Yine küçücük bir romandan söz edeceğim. Ama, inanın yüzlerce sayfalık, tuğla gibi kitapları rahatlıkla ‘silkeleyecek’ bir roman bu. Şilili genç yazar Alejandro Zambra (ki bu ismi bir kenara not etmelisiniz), adeta alıştığımız edebiyat kalıplarına meydan okuyor! Nasıl mı? Çok merak edilen sonu en başta söyleyerek… “Sonunda kız ölür …
Zambra’nın ‘Serbest Kürsü’sü ve edebiyatın özgürlüğü
Esra Yalazan, Ahval, 11 Ocak 2020 Birkaç sene evvel Şilili yazar Alejandro Zambra’nın bir üçleme olarak tasarladığı kitapların sonuncusunu okuduktan sonra (Ağaçların Özel Hayatı) severek yazdığımı hatırlıyorum. Sevdiğim bir kısa roman yazarının denemelerinin, bazı üniversitelerde yaptığı konuşmaların ve bir kaç kısa öyküsünün yer aldığı kitabının Türkçeye çevrildiğini duyunca tereddütle sevindim. Bazen öyle olur. Sevdiğiniz bir yazarla …