Doğan Özlem’in ‘Persona’sı hem felsefecileri hem de bizde felsefenin gelişimini anlatan, okumamızın şart olduğu bir kitap
Felsefeci Doğan Özlem, felsefecilerle ilgili ‘portre’ yazılarını bir kitapta toplamış, adı ‘Persona’.
Hem Türk hem de yabancı felsefeciler hakkında fikirlerini ve diğer bilgileri sarmal bir üslupla kaleme almış.
Onları okurken, bizde ve dünyada felsefenin önemli adlarını, akımlarını öğreniyorsunuz.
Türk felsefecilerini tanıtırken, onların kitaplarından, öğrenci-hoca ilişkilerinden söz ediyor. Kitaptaki yazılar, yalnızca felsefecilerin tanıtımıyla sınırlı bir çalışma değil. Onları anlatırken Türkiye’de felsefenin tarihini de özetliyor.
Tanıttığı felsefecilerin, akımlar, anlayışlar içindeki yerlerini de belirliyor.
Yazdığı felsefecilerin kitaplarını okuyanlar, bu yazılarla onları daha yakından tanıyacaklar, Türkiye’de felsefenin serüvenini öğrenecekler.
‘Persona’daki felsefecilerin, özellikle de bizim felsefecilerin, kitaplarını tek tek okumuş olabilirsiniz ama bir arada okuduğunuzda Türkiye’de felsefeye toplu bir bakış edinmiş olursunuz. Bu yönüyle ‘Persona’ önemli bir eksiği de kapatıyor.
Doğan Özlem’in kitabının vefa yanına da değinmek isterim. Felsefemiz açısından çok önemli bu adların unutulmamaları için, onların çabalarını anımsatmak gerekiyor, bunu da öğrencileri ve meslektaşları yapacak.
Bir başka açıdan da başka bir eksiklikten söz edeceğiz, bu felsefecilerin kitaplarının birçoğu yeniden basılmış değil, basılsa da tanıtımı yapılmış değil. Felsefeye ilgisizliğimiz, birçok açıdan düşünce dünyamızı yoksullaştırıyor!
Felsefeciler felsefeyi ne kadar tanıttılar, hangi okulu/ekolü öne çıkardılar, öğrencileri onların öğrettiklerinden felsefeyi alıp nereye götürdüler? Hocaların öğrencilerle ilişkileri de bu ilgi çekici anılarda yerini alıyor.
Koket aydın kimdir?
Kitapta adı geçen birçok kişiyi ben de tanıdım, kitaplarını okudum.
Macit Gökberk, Takiyettin Mengüşoğlu, Niyazi Berkes, Bedia Akarsu, İsmail Tunalı, Uluğ Nutku, Selahattin Hilav, Vehbi Hacıkadiroğlu, Arslan Kaynardağ, Arda Denkel gibi yerli adlardan sonra Giovanni Gentile, Jürgen Habermas, Karl Mannheim, Leonard Trelawny Hobhouse, Thomas Hill Green, Giovanni Battista Vico hakkında yazıyor, soru soruyor, cevaplıyor, fikirler dile getiriyor ve ‘aktarıyor’ Doğan Özlem.
Onun yazdığı adlardan, İsmail Tunalı’nın kendisiyle de dostluğumuz var. Macit Gökberk’in öğrencilerle ilişkisini yakın arkadaşlarım aracılığıyla bilirim. Özlem, onunla ilgili yazısında, bizdeki felsefe öğrenimini, onun aydınlanma kavramını nasıl algıladığını, nasıl bir aydın olduğunu anlatmış. Hepimizin bir cumhuriyet aydını olan Macit Gökberk’i tanıması, okuması gerekir.
Selahattin Hilav yakın çalışma arkadaşımdı ve dostumdu. Onun Türk edebiyatını felsefe bilgisiyle değerlendirmesi kendine özgülüğünü ortaya koyuyor. Çağını ve ülkesini en iyi gören, tanıyanlardandı! Örneğin ‘koket aydın’ deyimini kimler için kullanmış Hilav, Doğan Özlem aktarıyor:
“Selahattin Ağabey, kendi deyimiyle, ‘koket aydın’dan nefret ederdi. Koket aydın, büyük çoğunluğuyla Batı’dan devşirdiği, fakat içeriğine, anlamına doğru dürüst nüfuz edemediği kavramları, düşünceleri kafasının orasına burasına, bijuteriden alınmış takılar gibi takıp takıştıran, bunları içki sofralarında, gazetelerin köşe yazılarında, çoksatar dergilerin ‘entel’ sayfalarında yalan yanlış, allayıp pullayarak dile getiren, fakat esasında tek amacı kendini sergilemek ve pazarlamak olan aydındı. Esasında o bir yarı-aydındı. Selahattin Ağabey’e göre bizim kültür dünyamızın başat aydın tipi de özellikle son yarım yüzyıldır işte bu koket aydındı. Koket aydın gerçek aydının önünü kesti, onun varlığından azap duyan, dolayısıyla onu görmezlikten gelmeyi, yok saymayı bir taktik haline getiren, çıkarlarını kollamayı iyi beceren, fakat yok saymaya çalıştığı gerçek aydının hemen tanıyabileceği bir kifayetsiz muhteristir.”
Arslan Kaynardağ’ı da çok yakından tanıdı benim kuşağım, Sahaflar Çarşısı’ndaki dükkânına çok sık uğrardık.
Felsefe geçmişimiz hangi tarihte başlıyor? İslam felsefesinin yeri bu tarihte nedir? Bu gibi soruların da yanıtını kitapta bulacaksınız.
Doğan Özlem’in kitabı hem felsefecileri hem de bizde felsefenin gelişimini anlatan, okumamızın şart olduğu bir kitap.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Doğuş Sarpkaya, Kitap Eki, 30 Temmuz 2017 McCarthy, kötülüğün, kokuşmuşluğun ve zulmün üstünün parlak ve yumuşak bir kumaşla kapatılmasını; bedenimizi, ruhumuzu saran bu aldanışın tutsaklığımızı yaratan bir prangaya dönüşmesini anlatıyor. 21. yüzyılda insanlığın geldiği noktayı tek bir büyük raporda anlatabilmek, tek bir projede dünyanın tüm yükünü sırtlanmak mümkün mü? Birbirinden bağımsız milyonlarca olayın birbirine dikişlendiği yeri …
Oggito, 9 Nisan 2018 Yazmakla ilgili tek bir endişem var. Bir sabah uyanıp yazmanın artık hayatıma bir anlam katmadığını görmek. Yazma isteğimin içimden sökülüp alınması, yazmayı saçma bulmak. Bu çok ürkütücü… Özlem Akıncı’nın ilk kitabı Ağaçlar Yanıyor uzun çalışılmış öykülerden oluşuyordu. Hak ettiği ilgiyi gördü mü bu ayrıca değerlendirilebilir ama nitelikli bir okur çevresi için …
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap Sanat, 12 Aralık 2019 Horacio Castellanos Moya, yarattığı öfke ve düşmanlıkla kültleşen ‘Tiksinti’ romanında, ülkesi El Salvador’dan umudunu yitirmiş bir adamın iç döküşünü anlatıyor. ‘Tiksinti’, Roberto Balano’nun ifadesiyle “Bir üslup alıştırması, Moya’nın Thomas Bernhard’ın kimi eserlerine yönelik parodisi ve insanı gülmekten öldüren bir roman.” Horacio Castellanos Moya, 1957’de Honduras’ın başkenti Tegucigalpa’da Honduraslı …
Özlem Akıncı, Radikal Kitap, 20 Mayıs 2015 Tom McCarthy’den avangart romanın çağdaş temsilcisi olarak söz ediliyor. C deneysel bir roman. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğini ele alıyor. McCarthy’nin asıl derdi ise ölüm ve iletişim. Tom McCarthy anarşist manInternational Necronautical Society’nin genel sekreteri. INS 1999’da kurulan yarı kurgu avangart bir organizasyon olarak tanımlanıyor. Ölüme dair kafa karıştırıcı …
Anıların ve bilgilerin içinden felsefeciler
Doğan Hızlan, Hürriyet, 31 Ocak 2015
Doğan Özlem’in ‘Persona’sı hem felsefecileri hem de bizde felsefenin gelişimini anlatan, okumamızın şart olduğu bir kitap
Felsefeci Doğan Özlem, felsefecilerle ilgili ‘portre’ yazılarını bir kitapta toplamış, adı ‘Persona’.
Hem Türk hem de yabancı felsefeciler hakkında fikirlerini ve diğer bilgileri sarmal bir üslupla kaleme almış.
Onları okurken, bizde ve dünyada felsefenin önemli adlarını, akımlarını öğreniyorsunuz.
Türk felsefecilerini tanıtırken, onların kitaplarından, öğrenci-hoca ilişkilerinden söz ediyor. Kitaptaki yazılar, yalnızca felsefecilerin tanıtımıyla sınırlı bir çalışma değil. Onları anlatırken Türkiye’de felsefenin tarihini de özetliyor.
Tanıttığı felsefecilerin, akımlar, anlayışlar içindeki yerlerini de belirliyor.
Yazdığı felsefecilerin kitaplarını okuyanlar, bu yazılarla onları daha yakından tanıyacaklar, Türkiye’de felsefenin serüvenini öğrenecekler.
‘Persona’daki felsefecilerin, özellikle de bizim felsefecilerin, kitaplarını tek tek okumuş olabilirsiniz ama bir arada okuduğunuzda Türkiye’de felsefeye toplu bir bakış edinmiş olursunuz. Bu yönüyle ‘Persona’ önemli bir eksiği de kapatıyor.
Doğan Özlem’in kitabının vefa yanına da değinmek isterim. Felsefemiz açısından çok önemli bu adların unutulmamaları için, onların çabalarını anımsatmak gerekiyor, bunu da öğrencileri ve meslektaşları yapacak.
Bir başka açıdan da başka bir eksiklikten söz edeceğiz, bu felsefecilerin kitaplarının birçoğu yeniden basılmış değil, basılsa da tanıtımı yapılmış değil. Felsefeye ilgisizliğimiz, birçok açıdan düşünce dünyamızı yoksullaştırıyor!
Felsefeciler felsefeyi ne kadar tanıttılar, hangi okulu/ekolü öne çıkardılar, öğrencileri onların öğrettiklerinden felsefeyi alıp nereye götürdüler? Hocaların öğrencilerle ilişkileri de bu ilgi çekici anılarda yerini alıyor.
Koket aydın kimdir?
Kitapta adı geçen birçok kişiyi ben de tanıdım, kitaplarını okudum.
Macit Gökberk, Takiyettin Mengüşoğlu, Niyazi Berkes, Bedia Akarsu, İsmail Tunalı, Uluğ Nutku, Selahattin Hilav, Vehbi Hacıkadiroğlu, Arslan Kaynardağ, Arda Denkel gibi yerli adlardan sonra Giovanni Gentile, Jürgen Habermas, Karl Mannheim, Leonard Trelawny Hobhouse, Thomas Hill Green, Giovanni Battista Vico hakkında yazıyor, soru soruyor, cevaplıyor, fikirler dile getiriyor ve ‘aktarıyor’ Doğan Özlem.
Onun yazdığı adlardan, İsmail Tunalı’nın kendisiyle de dostluğumuz var. Macit Gökberk’in öğrencilerle ilişkisini yakın arkadaşlarım aracılığıyla bilirim. Özlem, onunla ilgili yazısında, bizdeki felsefe öğrenimini, onun aydınlanma kavramını nasıl algıladığını, nasıl bir aydın olduğunu anlatmış. Hepimizin bir cumhuriyet aydını olan Macit Gökberk’i tanıması, okuması gerekir.
Selahattin Hilav yakın çalışma arkadaşımdı ve dostumdu. Onun Türk edebiyatını felsefe bilgisiyle değerlendirmesi kendine özgülüğünü ortaya koyuyor. Çağını ve ülkesini en iyi gören, tanıyanlardandı! Örneğin ‘koket aydın’ deyimini kimler için kullanmış Hilav, Doğan Özlem aktarıyor:
“Selahattin Ağabey, kendi deyimiyle, ‘koket aydın’dan nefret ederdi. Koket aydın, büyük çoğunluğuyla Batı’dan devşirdiği, fakat içeriğine, anlamına doğru dürüst nüfuz edemediği kavramları, düşünceleri kafasının orasına burasına, bijuteriden alınmış takılar gibi takıp takıştıran, bunları içki sofralarında, gazetelerin köşe yazılarında, çoksatar dergilerin ‘entel’ sayfalarında yalan yanlış, allayıp pullayarak dile getiren, fakat esasında tek amacı kendini sergilemek ve pazarlamak olan aydındı. Esasında o bir yarı-aydındı. Selahattin Ağabey’e göre bizim kültür dünyamızın başat aydın tipi de özellikle son yarım yüzyıldır işte bu koket aydındı. Koket aydın gerçek aydının önünü kesti, onun varlığından azap duyan, dolayısıyla onu görmezlikten gelmeyi, yok saymayı bir taktik haline getiren, çıkarlarını kollamayı iyi beceren, fakat yok saymaya çalıştığı gerçek aydının hemen tanıyabileceği bir kifayetsiz muhteristir.”
Arslan Kaynardağ’ı da çok yakından tanıdı benim kuşağım, Sahaflar Çarşısı’ndaki dükkânına çok sık uğrardık.
Felsefe geçmişimiz hangi tarihte başlıyor? İslam felsefesinin yeri bu tarihte nedir? Bu gibi soruların da yanıtını kitapta bulacaksınız.
Doğan Özlem’in kitabı hem felsefecileri hem de bizde felsefenin gelişimini anlatan, okumamızın şart olduğu bir kitap.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Kötülüğün Parlaklığı ve Yumuşaklığı
Doğuş Sarpkaya, Kitap Eki, 30 Temmuz 2017 McCarthy, kötülüğün, kokuşmuşluğun ve zulmün üstünün parlak ve yumuşak bir kumaşla kapatılmasını; bedenimizi, ruhumuzu saran bu aldanışın tutsaklığımızı yaratan bir prangaya dönüşmesini anlatıyor. 21. yüzyılda insanlığın geldiği noktayı tek bir büyük raporda anlatabilmek, tek bir projede dünyanın tüm yükünü sırtlanmak mümkün mü? Birbirinden bağımsız milyonlarca olayın birbirine dikişlendiği yeri …
Özlem Akıncı: “Aradığım hikâyenin okunmaya değer olduğu konusunda ikna olmalıyım.” (Söyleşi)
Oggito, 9 Nisan 2018 Yazmakla ilgili tek bir endişem var. Bir sabah uyanıp yazmanın artık hayatıma bir anlam katmadığını görmek. Yazma isteğimin içimden sökülüp alınması, yazmayı saçma bulmak. Bu çok ürkütücü… Özlem Akıncı’nın ilk kitabı Ağaçlar Yanıyor uzun çalışılmış öykülerden oluşuyordu. Hak ettiği ilgiyi gördü mü bu ayrıca değerlendirilebilir ama nitelikli bir okur çevresi için …
Öfke Konçertosu
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap Sanat, 12 Aralık 2019 Horacio Castellanos Moya, yarattığı öfke ve düşmanlıkla kültleşen ‘Tiksinti’ romanında, ülkesi El Salvador’dan umudunu yitirmiş bir adamın iç döküşünü anlatıyor. ‘Tiksinti’, Roberto Balano’nun ifadesiyle “Bir üslup alıştırması, Moya’nın Thomas Bernhard’ın kimi eserlerine yönelik parodisi ve insanı gülmekten öldüren bir roman.” Horacio Castellanos Moya, 1957’de Honduras’ın başkenti Tegucigalpa’da Honduraslı …
Öklid’in çizemediği açıda olanlar
Özlem Akıncı, Radikal Kitap, 20 Mayıs 2015 Tom McCarthy’den avangart romanın çağdaş temsilcisi olarak söz ediliyor. C deneysel bir roman. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğini ele alıyor. McCarthy’nin asıl derdi ise ölüm ve iletişim. Tom McCarthy anarşist manInternational Necronautical Society’nin genel sekreteri. INS 1999’da kurulan yarı kurgu avangart bir organizasyon olarak tanımlanıyor. Ölüme dair kafa karıştırıcı …