Latin Amerika edebiyatının genç kuşak yazarlarından Alejandro Zambra’nın dilimizde yayımlanan üçüncü kitabı Eve Dönmenin Yolları, yalnızlık ve yazmaya ilişkin düşünsel bir tutkunun romanı diye tanımlanabilir.
Genelde edebiyatçılar “yeni” olarak adlandırabileceğimiz edebi bir anlayışın gökten inmediğini bilirler. Edebiyatçı bilir ki, çağının sunduğu bazı değişikliklerle birlikte yazmayı seçtiği yöntem, biçem, biçim, kurgu, gerçeklik de değişir. Bu değişimi de her yazar kendi bilgisine, düşüncelerine, düşünsel tutkusuna göre biçimlendirir.
Bu kısa girizgâhtan sonra, Türkçede birer yıl arayla iki romanı yayımlanan Şilili yazar Alejandro Zambra’nın üçüncü romanı Eve Dönmenin Yolları’na ve yazarın beklentileri kışkırtan edebi anlayışına kısaca değineceğim. Latin Amerika edebiyatının genç kuşağından olan Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai’yi geçen yıl okumuş, beğenmiştim. Bonzai bizde örneğine az rastlanan, aslında çok basit bir hikâyeden oluşan bir novella. Zambra romanın girişinde şöyle diyor: “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim, oğlanın adıysa Julio, Julio’ydu, hatta hâlâ Julio. Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.” Bu giriş aslında Zambra’nın edebi anlayışını da dolaylı olarak tarif ediyor. Ömer Türkeş’in Radikal Kitap’ta belirttiği gibi, “Sadece bu romanla sınırlı kalmayıp edebiyat pratiğine genelde gönderme yapan önemli bir vurgu.” Yazarın ilk romanında işaret ettiği bu edebi anlayış, geçtiğimiz günlerde Türkçeye kazandırılan üçüncü romanı Eve Dönmenin Yolları’nı da oluşturan anlayıştır.
Geçmiş ile bugün arasında
Bazı romanları okurken bir tarihe, o tarihi barındıran bir zamana ihtiyaç duymayız, dolayısıyla ölçemeyeceğimiz göreceli bir zaman içinde “içsel” veya “dışsal” olarak adlandırabileceğimiz çeşitli zamanlara rastlarız. Eve Dönmenin Yolları’nda ise yalnız yaşayan yazar adayı bir anlatıcının, çeşitli süreçlerden kaynaklanan ve söylemsel zamanın bir parçası “geçmiş” ile bugün arasında gidip geldiği bir durak söz konusu. Bu durak, deyiş yerindeyse, metnin bağrıdır. Metin, bağrında 1985 depreminin acı kayıplarını, anıştırdıklarını ve Pinochet diktatörlüğünde yaşanan zor zamanları taşıyor. Oldukça seyrek bir söyleşi bu roman, ki has söyleşi de seyrektir.
Eve Dönmenin Yolları’nda aslında diğer konuların tamamlayıcısı olan ve başat rol oynayan, yalnızlıktır. Yalnızlık bir güç ve gizem olarak tutuluyor ama bir sıkıntı olarak da ona karşı savaşılıyor. Dokuz yaşındayken Raul’un yalnızlığına üzülen, yalnız yaşamanın bir hastalık olabileceğini düşünen anlatıcının gözlemleri kadar, çağrışımlar yoluyla kurduğu cümleler de çarpıcı: “Belki de Hıristiyan demokrat olmakla yalnız yaşamanın hüznü arasında bir bağ olduğuna inanıyordum.”
Alejandro Zambra, Şili’nin toplumsal rollerle, politik ve dini kimlikle, sosyal sınıfla, elbette acıyla, diktatörlükle örülü yakın tarihini ve kimi yargı ve önyargıların düşünsel altyapısını romanında ustaca kullanıyor. Örnek mi, buyrun: “Elimi tuttu ve en güzel bayrağın Arjantin bayrağı olduğunu söyledi. Peki sence en güzeli hangisi, diye sordu, az kalsın ABD’ninki diyecektim, ama neyse ki çenemi tuttum, çünkü hemen ardından ABD bayrağının en çirkini olduğunu, onu kesinlikle korkunç bulduğunu söyledi, ben de ona katıldığımı söyledim. ABD’nin bayrağı hakikaten iğrençti.”
Hayatı yazarak geçirmek
Eve Dönmenin Yolları ister istemez bizi yazmak sorunsalı üzerine düşünmeye de zorluyor ki Alejandro Zambra’nın edebiyat anlayışının önemli parçalarından birinin de “yazmak sorunsalı” olduğunu düşünüyorum. Ama daha da önemlisi, yalnızlık ve yazmakla ilintili diyebilirim; esasında hayata (özellikle deneyimlerle örülü geçmişe) ilişkin bir düşünsel tutkunun romanı Eve Dönmenin Yolları.
Kuşkusuz ki bu düşünsel tutkunun görevi arzuları özgürlüğüne kavuşturmaktır. Anlatıcının baştan beri geçmişin izini sürmesinin altında yatan gerçek ise yazarın tamamlayıcı öğeler üstündeki merceğidir. Bu mercek, şeylerden geriye kalan son iç çekişin merceğidir, birleşmenin, biz olmanın. Ya da herkesin doğal olarak yalnızlığı.
Bonzai’den sonra Eve Dönmenin Yolları da bana okuma hazzı yaşatan romanlardan oldu. Kitaptan bir paragrafla bitiriyorum yazımı: “Geç oldu. Yazıyorum. Şehir kendini toparlamaya çalışıyor. (…) Açıkyüreklilikle yoğun şekilde acıyı düşünüyorum. Bugün güneyde ölen insanları. Dünün yarının ölülerini. Bir de bu, mütevazı ve küstah, gerekli ve yetersiz tuhaf mesleği: Hayatı bakarak, yazarak geçirmeyi.”
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Can Öktemer, Agos Kirk, Ağustos 2012 Son dönem Şili edebiyatının en önemli temsilcilerinden Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai, daha ilk cümlesinden itibaren, bizi sonu belli olan kırık bir aşk hikayesine hazırlıyor: “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim. Oğlanın …
Semih Gümüş, Radikal Kitap, 12 Mayıs 2013 Bir aşk hikâyesi: yavan bir söz aslında. Bonzai’de de, Eve Dönmenin Yolları’nda da iki benzersiz aşk hikâyesi yazmış Alejandro Zambra. Alejandro Zambra’nın yazdıklarını okudukça, edebiyatın ne olduğuna ilişkin bilgimizin hep sınırlı kaldığını görüyorum. Latin Amerika edebiyatında genç kuşakların büyülü gerçekçiliğin sınırlarının dışına çıktığını görüyoruz. Orada da kendilerini geleneksel …
Haley Sherif, çev. Özcan Yılmaz, Oggito, 12 Mart 2020 Paulina Flores’in ilk öykü derlemesini Humilation (Notos Kitap Ne Rezalet adıyla yayımladı), posta kutumda bulmak oldukça sıradan bir günün ortasında bir parça sihirle karşılaşmak gibiydi. Öyküler kitabın kapağını kapadıktan çok sonra da sizinle kalıyor. Sayfaları çevirdikçe karakterler sizi büyülüyor, esir alıyor, kusursuz yazına müsamaha göstermekte nasıl bir güç olduğunu size hatırlatıyor. Alejandro Zambra kitap …
Özkan Ali Bozdemir, Arka Kapak 22.Sayı, Temmuz 2017 “Tek yönde ilerlemesine rağmen geçmişe kaymakta olan şimdi ile hep kuramsal kalacak olan geleceğin arasında bocalarken, devamlı dönüşüme uğrayan bir uzamdan geçiyoruz, her şeyin ‘eskidiği’ veya tarih olduğu bir süreçte, modernliğin kendisi boş bir inançtan başka bir şey değil.” İngiliz yazar Tom McCarthy, Notos Kitap tarafından Türkçeye çevrilen son romanı Saten …
Hafızanın Adımları
İnan Çetin, Kitap Zamanı, 5 Haziran 2013
Latin Amerika edebiyatının genç kuşak yazarlarından Alejandro Zambra’nın dilimizde yayımlanan üçüncü kitabı Eve Dönmenin Yolları, yalnızlık ve yazmaya ilişkin düşünsel bir tutkunun romanı diye tanımlanabilir.
Genelde edebiyatçılar “yeni” olarak adlandırabileceğimiz edebi bir anlayışın gökten inmediğini bilirler. Edebiyatçı bilir ki, çağının sunduğu bazı değişikliklerle birlikte yazmayı seçtiği yöntem, biçem, biçim, kurgu, gerçeklik de değişir. Bu değişimi de her yazar kendi bilgisine, düşüncelerine, düşünsel tutkusuna göre biçimlendirir.
Bu kısa girizgâhtan sonra, Türkçede birer yıl arayla iki romanı yayımlanan Şilili yazar Alejandro Zambra’nın üçüncü romanı Eve Dönmenin Yolları’na ve yazarın beklentileri kışkırtan edebi anlayışına kısaca değineceğim. Latin Amerika edebiyatının genç kuşağından olan Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai’yi geçen yıl okumuş, beğenmiştim. Bonzai bizde örneğine az rastlanan, aslında çok basit bir hikâyeden oluşan bir novella. Zambra romanın girişinde şöyle diyor: “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim, oğlanın adıysa Julio, Julio’ydu, hatta hâlâ Julio. Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.” Bu giriş aslında Zambra’nın edebi anlayışını da dolaylı olarak tarif ediyor. Ömer Türkeş’in Radikal Kitap’ta belirttiği gibi, “Sadece bu romanla sınırlı kalmayıp edebiyat pratiğine genelde gönderme yapan önemli bir vurgu.” Yazarın ilk romanında işaret ettiği bu edebi anlayış, geçtiğimiz günlerde Türkçeye kazandırılan üçüncü romanı Eve Dönmenin Yolları’nı da oluşturan anlayıştır.
Geçmiş ile bugün arasında
Bazı romanları okurken bir tarihe, o tarihi barındıran bir zamana ihtiyaç duymayız, dolayısıyla ölçemeyeceğimiz göreceli bir zaman içinde “içsel” veya “dışsal” olarak adlandırabileceğimiz çeşitli zamanlara rastlarız. Eve Dönmenin Yolları’nda ise yalnız yaşayan yazar adayı bir anlatıcının, çeşitli süreçlerden kaynaklanan ve söylemsel zamanın bir parçası “geçmiş” ile bugün arasında gidip geldiği bir durak söz konusu. Bu durak, deyiş yerindeyse, metnin bağrıdır. Metin, bağrında 1985 depreminin acı kayıplarını, anıştırdıklarını ve Pinochet diktatörlüğünde yaşanan zor zamanları taşıyor. Oldukça seyrek bir söyleşi bu roman, ki has söyleşi de seyrektir.
Eve Dönmenin Yolları’nda aslında diğer konuların tamamlayıcısı olan ve başat rol oynayan, yalnızlıktır. Yalnızlık bir güç ve gizem olarak tutuluyor ama bir sıkıntı olarak da ona karşı savaşılıyor. Dokuz yaşındayken Raul’un yalnızlığına üzülen, yalnız yaşamanın bir hastalık olabileceğini düşünen anlatıcının gözlemleri kadar, çağrışımlar yoluyla kurduğu cümleler de çarpıcı: “Belki de Hıristiyan demokrat olmakla yalnız yaşamanın hüznü arasında bir bağ olduğuna inanıyordum.”
Alejandro Zambra, Şili’nin toplumsal rollerle, politik ve dini kimlikle, sosyal sınıfla, elbette acıyla, diktatörlükle örülü yakın tarihini ve kimi yargı ve önyargıların düşünsel altyapısını romanında ustaca kullanıyor. Örnek mi, buyrun: “Elimi tuttu ve en güzel bayrağın Arjantin bayrağı olduğunu söyledi. Peki sence en güzeli hangisi, diye sordu, az kalsın ABD’ninki diyecektim, ama neyse ki çenemi tuttum, çünkü hemen ardından ABD bayrağının en çirkini olduğunu, onu kesinlikle korkunç bulduğunu söyledi, ben de ona katıldığımı söyledim. ABD’nin bayrağı hakikaten iğrençti.”
Hayatı yazarak geçirmek
Eve Dönmenin Yolları ister istemez bizi yazmak sorunsalı üzerine düşünmeye de zorluyor ki Alejandro Zambra’nın edebiyat anlayışının önemli parçalarından birinin de “yazmak sorunsalı” olduğunu düşünüyorum. Ama daha da önemlisi, yalnızlık ve yazmakla ilintili diyebilirim; esasında hayata (özellikle deneyimlerle örülü geçmişe) ilişkin bir düşünsel tutkunun romanı Eve Dönmenin Yolları.
Kuşkusuz ki bu düşünsel tutkunun görevi arzuları özgürlüğüne kavuşturmaktır. Anlatıcının baştan beri geçmişin izini sürmesinin altında yatan gerçek ise yazarın tamamlayıcı öğeler üstündeki merceğidir. Bu mercek, şeylerden geriye kalan son iç çekişin merceğidir, birleşmenin, biz olmanın. Ya da herkesin doğal olarak yalnızlığı.
Bonzai’den sonra Eve Dönmenin Yolları da bana okuma hazzı yaşatan romanlardan oldu. Kitaptan bir paragrafla bitiriyorum yazımı: “Geç oldu. Yazıyorum. Şehir kendini toparlamaya çalışıyor. (…) Açıkyüreklilikle yoğun şekilde acıyı düşünüyorum. Bugün güneyde ölen insanları. Dünün yarının ölülerini. Bir de bu, mütevazı ve küstah, gerekli ve yetersiz tuhaf mesleği: Hayatı bakarak, yazarak geçirmeyi.”
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
“Ölümün Olduğu Yerde Daha Ciddi Ne Olabilir Ki?”
Can Öktemer, Agos Kirk, Ağustos 2012 Son dönem Şili edebiyatının en önemli temsilcilerinden Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai, daha ilk cümlesinden itibaren, bizi sonu belli olan kırık bir aşk hikayesine hazırlıyor: “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim. Oğlanın …
Küçük hayatlar
Semih Gümüş, Radikal Kitap, 12 Mayıs 2013 Bir aşk hikâyesi: yavan bir söz aslında. Bonzai’de de, Eve Dönmenin Yolları’nda da iki benzersiz aşk hikâyesi yazmış Alejandro Zambra. Alejandro Zambra’nın yazdıklarını okudukça, edebiyatın ne olduğuna ilişkin bilgimizin hep sınırlı kaldığını görüyorum. Latin Amerika edebiyatında genç kuşakların büyülü gerçekçiliğin sınırlarının dışına çıktığını görüyoruz. Orada da kendilerini geleneksel …
Paulina Flores: “Sözcüklerle uğraşmak bir maceradır, kör gibi değil ama karanlıkta.” (Söyleşi)
Haley Sherif, çev. Özcan Yılmaz, Oggito, 12 Mart 2020 Paulina Flores’in ilk öykü derlemesini Humilation (Notos Kitap Ne Rezalet adıyla yayımladı), posta kutumda bulmak oldukça sıradan bir günün ortasında bir parça sihirle karşılaşmak gibiydi. Öyküler kitabın kapağını kapadıktan çok sonra da sizinle kalıyor. Sayfaları çevirdikçe karakterler sizi büyülüyor, esir alıyor, kusursuz yazına müsamaha göstermekte nasıl bir güç olduğunu size hatırlatıyor. Alejandro Zambra kitap …
Modernizm felaketi
Özkan Ali Bozdemir, Arka Kapak 22.Sayı, Temmuz 2017 “Tek yönde ilerlemesine rağmen geçmişe kaymakta olan şimdi ile hep kuramsal kalacak olan geleceğin arasında bocalarken, devamlı dönüşüme uğrayan bir uzamdan geçiyoruz, her şeyin ‘eskidiği’ veya tarih olduğu bir süreçte, modernliğin kendisi boş bir inançtan başka bir şey değil.” İngiliz yazar Tom McCarthy, Notos Kitap tarafından Türkçeye çevrilen son romanı Saten …