Balzac memleketlerin uyarıcı tüketimiyle sosyopolitik gerçeklikler arasında ironik bağıntılar kuruyor, araya yaşamından anekdotlar serperek hem kişisel, hem kurgusal, hem bilimsel hem de felsefî bir eğlence sunuyor.
1799-1850 yılları arasında yaşamış Fransız romancı ve oyun yazarı Honoré de Balzac, “Bana ne yediğini söyle, sana ne olduğunu söyleyeyim” sözünün sahibi meşhur gastronom Jean Anthelme Brillat-Savarin’inDamak Zevkinin Fizyolojisi kitabına yazdığı sonsözde beş uyarıcıyı konu alıyor. Modern zamanın demirbaşları haline gelen alkol, şeker, çay, kahve ve tütün maddelerini inceleyen yazı bu kitapta yazarın 1840 tarihli Z. Marcas adlı öyküsüyle birlikte sunulmakta.
M. Emin Özcan tarafından Fransızcadan özenle tercüme edilen metinler çevirmenin “Modern Çağ Risalesi’nden Yapma Cennetler’e: Toksik ile Egzotik” başlıklı makalesiyle destekleniyorlar. Seda Mit’in elinden çıkan kapağın altında, soyut sanatın öncüsü Kandinski’nin fincan tasarımıyla başlayan bir dizi illüstrasyonla birleştirilen metinler yüksek zanâate sahip bir koleksiyon kitapa dönüşüyorlar. Değerli bir ismin az bilinen verimleri incelikli bir kitapçılık anlayışıyla katma değer kazanıyorlar. Buralarda yazının kitaba dönüşmesinde çoğu zaman es geçilen estetik duyarlığa sahip çıkarak Notos Kitap yayıncılık sorumluluğunun hakkını veriyor.
İlk metnin içeriği kendisi de bir kahvekolik olan Balzac’ın yaşamı süresince hızla yayılışına tanık olduğu maddeler üzerine düşüncelerini paylaşmasına dayanmakta. Balzac özellikle kahvenin üzerinde duruyor ve kendi tecrübeleri ışığında kahveyi lehte ve aleyhte objektif bir incelemeye tâbi tutuyor. Abıhayat dediği alkolü, çayı ve tütünü daha menfî bir ışıkla boyarken, şekeri ise tek paragrafta azı da çoğu da zarar veren bir uyarıcı olarak betimliyor. Çevirmenin incelemesinde belirtildiği gibi uyarıcıların zevk verirken öldüren egzotik meyvelermişcesine algılanmasıyla karşı karşıyayız. Çift nitelikli, karanlık auraya sahip haz alma imkânları olarak tüm bu maddeler ölüme dairler fakat sundukları aşırılıkla da yaşam yoğunlaştırıcı statüsündeler.
Balzac bu noktadan yola çıkıyor, bir tarafta arttırılan kuvvetin başka bir taraftan çalınmış olacağını, uyarıcılarla elde edilen yüksek etkilerin başka bir bölgede kuraklığa yol açacağını vurguluyor. Vücut sıvılarının azalmasıyla maddelerin kullanımı arasında medikal bir teori geliştiriyor, memleketlerin uyarıcı tüketimiyle sosyopolitik gerçeklikler arasında ironik bağıntılar kuruyor, araya yaşamından anekdotlar serperek hem kişisel, hem kurgusal, hem bilimsel hem de felsefî bir eğlence sunuyor. Konunun kolaylıkla derinleşebileceğini sezdirdiği bu okuma kaçamağıyla okuruna düşünme ve gülümseme vâdediyor.
Sondaki makalede, ilk metin Charles Baudelaire’in şarap ve esrar üzerine düşüncelerini paylaştığı Yapay Cennetler kitabıyla birlikte ele alınıyor. Bu iki kitabı birbirine bağlayan çerçeve oluşturulurken, Fernand Braudel’in Maddi Uygarlık ve Wolfgang Schivelbusch’un Keyif Verici Maddelerin Tarihi kitaplarından yararlanılıyor. Buna Andrew Dalby’nin Tehlikeli Tatlar: Tarih Boyunca Baharat, Deniz Gürsoy’un Baharat ve Güç, Michael Krondl’ın Lezzet Fetihleri: Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü” kitaplarıyla Carol Off’un Acı Çikolata: Çikolata’nın “Tatsız” Öyküsü, Deniz Gürsoy’un Aşkın İlacı Çikolata, Walter Benjamin’in Esrar Üzerine ve Aldous Huxley’nin Algı Kapıları kitapları eklendiğinde uyarıcıların uygarlığı nasıl şekillendirdiği hakkında mini bir kitaplık oluşmakta.
Sosyoekonomik açıdan tarihi yapan güçlerin merkezinde bulunan kategorilerden birisi baharatlar, bu serüven Balzac’ın kalem oynattığı beş maddenin çağları ele geçirmesiyle uyuşturuculara, oradan da sentetik uyuşturuculara yelken açmış durumda. “Keyif Verici Maddelerin Tarihi” kitabında aktarıldığı üzere artan sanâyileşmenin doğurduğu yabancılaşmaya paralellik gösteren bir kaçış hissiyatı göze çarpmakta. Varoluş sıkıntısı arttıkça uyarıcılar da ağırlaşmakta ve ölümcülleşmekteler. Kitapta bu meselenin küçük bir kesiti sergileniyor ve alana bir referans daha eklenmiş oluyor.
Son metinde parmak basılan bir başka önemli nokta da Balzac’ın insanı azalttığını ifâde ettiğinin Baudelaire tarafından çoğaltıcı addedilmesi. Bu anlayış Huxley’le devam ederek, uyarıcıları dışlamaktan kutsamaya evrimleşen bir entelektüel tavıra işaret etmekte. “Modern Çağ Uyarıcıları Risalesi”nde kötülenerek düşkünlük ve sağlıksızlıkla eş değer kabul edilen maddeler, bu kötü etiketlerine rağmen yaygınlık kazandıktan sonra, günümüzde kafa için yararlı, bilinç açan, haz verdiği için değerli görülen “müsbet” bir pozisyona taşınmaktalar. Bu eğilim çevirmenin analizinde takip edilen yolculuğun yeni bir halkasını oluşturuyor.
Öyleyse beşeriyetin uyarıcılarla ilişkisinde yaşanan değişimleri algılamak için konuya girilecek bir tavşan deliği bu kitap, edebî hazza bulanmak için de bahâne. Yanında Balzac’tan bir öykü de var evet, Z. Marcas öyküsü hakkında gevezeliğe gerek yok ama, bu öyküyü okura bırakmalı, kahvenin yanındaki çikolata gibi soğukkanlılıkla keyfini çıkarması için.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Atilla Birkiye, K24, 8 Ekim 2015 Mektuplar büyük bir çoğunlukla yazanı öldükten sonra kitaplaştırılır ve başka birine yazılmış, genellikle de “içsel itiraflar”dır… Acaba her mektup yayınlanmalı/ kitaplaşmalı mı? Kalemin Ucu- IX Edebiyat ürünlerinde çoğunlukla mektup, anı, günlük “merak” uyandıran türlerdir. Hem de çok. Onlarda, kişisel, dönemsel bilgiler, yaşanmışlıklar yer alır. Okurun ilgisini biraz da bir …
A. Ömer Türkeş, Radikal Kitap, 18 Mayıs 2012 Şili’nin en karanlık dönemlerinde, 1975 te doğmuş Alejandro Zambra. İspanyol edebiyatı ve filoloji okumuş. 2011 yılında Cristian Jimnez tarafından sinemaya uyarlanan Bonzai Cannes Film Festivali’nin ardından İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti. Son yıllarda, Latin Amerika edebiyatından yeni isimlerle karşılaşıyoruz. ‘Bonzai’, Latin Amerika edebiyatının genç kuşağından Şilili Alejandro …
Ahmet Nezihi Turan, Gazete Duvar, 9 Eylül 2016 “Annem, diye düşünüyor Julián, sanki sağcı şarkılarmış gibi solcu şarkılar söylerdi. (…) Annem solcu şarkıları sağcı şarkılara dönüştüren bir mekanizmaydı.” Alejandro Zambra, Ağaçların Özel Hayatı, çev. Çiğdem Öztürk, Notos Kitap, 2015, 60-1. Duydum ki unutmamış gözlerimin rengini. Sıradan oysa, kahverengi, feri de gitmiş üstelik. Kızıyormuş bana, şimdi …
Doğan Hızlan, Hürriyet, 31 Ocak 2015 Doğan Özlem’in ‘Persona’sı hem felsefecileri hem de bizde felsefenin gelişimini anlatan, okumamızın şart olduğu bir kitap Felsefeci Doğan Özlem, felsefecilerle ilgili ‘portre’ yazılarını bir kitapta toplamış, adı ‘Persona’. Hem Türk hem de yabancı felsefeciler hakkında fikirlerini ve diğer bilgileri sarmal bir üslupla kaleme almış. Onları okurken, bizde ve dünyada …
Modern çağ ve uyarıcıları
Ömer Altan, K24, 7 Mayıs 2016
Balzac memleketlerin uyarıcı tüketimiyle sosyopolitik gerçeklikler arasında ironik bağıntılar kuruyor, araya yaşamından anekdotlar serperek hem kişisel, hem kurgusal, hem bilimsel hem de felsefî bir eğlence sunuyor.
1799-1850 yılları arasında yaşamış Fransız romancı ve oyun yazarı Honoré de Balzac, “Bana ne yediğini söyle, sana ne olduğunu söyleyeyim” sözünün sahibi meşhur gastronom Jean Anthelme Brillat-Savarin’inDamak Zevkinin Fizyolojisi kitabına yazdığı sonsözde beş uyarıcıyı konu alıyor. Modern zamanın demirbaşları haline gelen alkol, şeker, çay, kahve ve tütün maddelerini inceleyen yazı bu kitapta yazarın 1840 tarihli Z. Marcas adlı öyküsüyle birlikte sunulmakta.
M. Emin Özcan tarafından Fransızcadan özenle tercüme edilen metinler çevirmenin “Modern Çağ Risalesi’nden Yapma Cennetler’e: Toksik ile Egzotik” başlıklı makalesiyle destekleniyorlar. Seda Mit’in elinden çıkan kapağın altında, soyut sanatın öncüsü Kandinski’nin fincan tasarımıyla başlayan bir dizi illüstrasyonla birleştirilen metinler yüksek zanâate sahip bir koleksiyon kitapa dönüşüyorlar. Değerli bir ismin az bilinen verimleri incelikli bir kitapçılık anlayışıyla katma değer kazanıyorlar. Buralarda yazının kitaba dönüşmesinde çoğu zaman es geçilen estetik duyarlığa sahip çıkarak Notos Kitap yayıncılık sorumluluğunun hakkını veriyor.
İlk metnin içeriği kendisi de bir kahvekolik olan Balzac’ın yaşamı süresince hızla yayılışına tanık olduğu maddeler üzerine düşüncelerini paylaşmasına dayanmakta. Balzac özellikle kahvenin üzerinde duruyor ve kendi tecrübeleri ışığında kahveyi lehte ve aleyhte objektif bir incelemeye tâbi tutuyor. Abıhayat dediği alkolü, çayı ve tütünü daha menfî bir ışıkla boyarken, şekeri ise tek paragrafta azı da çoğu da zarar veren bir uyarıcı olarak betimliyor. Çevirmenin incelemesinde belirtildiği gibi uyarıcıların zevk verirken öldüren egzotik meyvelermişcesine algılanmasıyla karşı karşıyayız. Çift nitelikli, karanlık auraya sahip haz alma imkânları olarak tüm bu maddeler ölüme dairler fakat sundukları aşırılıkla da yaşam yoğunlaştırıcı statüsündeler.
Balzac bu noktadan yola çıkıyor, bir tarafta arttırılan kuvvetin başka bir taraftan çalınmış olacağını, uyarıcılarla elde edilen yüksek etkilerin başka bir bölgede kuraklığa yol açacağını vurguluyor. Vücut sıvılarının azalmasıyla maddelerin kullanımı arasında medikal bir teori geliştiriyor, memleketlerin uyarıcı tüketimiyle sosyopolitik gerçeklikler arasında ironik bağıntılar kuruyor, araya yaşamından anekdotlar serperek hem kişisel, hem kurgusal, hem bilimsel hem de felsefî bir eğlence sunuyor. Konunun kolaylıkla derinleşebileceğini sezdirdiği bu okuma kaçamağıyla okuruna düşünme ve gülümseme vâdediyor.
Sondaki makalede, ilk metin Charles Baudelaire’in şarap ve esrar üzerine düşüncelerini paylaştığı Yapay Cennetler kitabıyla birlikte ele alınıyor. Bu iki kitabı birbirine bağlayan çerçeve oluşturulurken, Fernand Braudel’in Maddi Uygarlık ve Wolfgang Schivelbusch’un Keyif Verici Maddelerin Tarihi kitaplarından yararlanılıyor. Buna Andrew Dalby’nin Tehlikeli Tatlar: Tarih Boyunca Baharat, Deniz Gürsoy’un Baharat ve Güç, Michael Krondl’ın Lezzet Fetihleri: Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü” kitaplarıyla Carol Off’un Acı Çikolata: Çikolata’nın “Tatsız” Öyküsü, Deniz Gürsoy’un Aşkın İlacı Çikolata, Walter Benjamin’in Esrar Üzerine ve Aldous Huxley’nin Algı Kapıları kitapları eklendiğinde uyarıcıların uygarlığı nasıl şekillendirdiği hakkında mini bir kitaplık oluşmakta.
Sosyoekonomik açıdan tarihi yapan güçlerin merkezinde bulunan kategorilerden birisi baharatlar, bu serüven Balzac’ın kalem oynattığı beş maddenin çağları ele geçirmesiyle uyuşturuculara, oradan da sentetik uyuşturuculara yelken açmış durumda. “Keyif Verici Maddelerin Tarihi” kitabında aktarıldığı üzere artan sanâyileşmenin doğurduğu yabancılaşmaya paralellik gösteren bir kaçış hissiyatı göze çarpmakta. Varoluş sıkıntısı arttıkça uyarıcılar da ağırlaşmakta ve ölümcülleşmekteler. Kitapta bu meselenin küçük bir kesiti sergileniyor ve alana bir referans daha eklenmiş oluyor.
Son metinde parmak basılan bir başka önemli nokta da Balzac’ın insanı azalttığını ifâde ettiğinin Baudelaire tarafından çoğaltıcı addedilmesi. Bu anlayış Huxley’le devam ederek, uyarıcıları dışlamaktan kutsamaya evrimleşen bir entelektüel tavıra işaret etmekte. “Modern Çağ Uyarıcıları Risalesi”nde kötülenerek düşkünlük ve sağlıksızlıkla eş değer kabul edilen maddeler, bu kötü etiketlerine rağmen yaygınlık kazandıktan sonra, günümüzde kafa için yararlı, bilinç açan, haz verdiği için değerli görülen “müsbet” bir pozisyona taşınmaktalar. Bu eğilim çevirmenin analizinde takip edilen yolculuğun yeni bir halkasını oluşturuyor.
Öyleyse beşeriyetin uyarıcılarla ilişkisinde yaşanan değişimleri algılamak için konuya girilecek bir tavşan deliği bu kitap, edebî hazza bulanmak için de bahâne. Yanında Balzac’tan bir öykü de var evet, Z. Marcas öyküsü hakkında gevezeliğe gerek yok ama, bu öyküyü okura bırakmalı, kahvenin yanındaki çikolata gibi soğukkanlılıkla keyfini çıkarması için.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Mektuplar, Yazarın İç Dünyası
Atilla Birkiye, K24, 8 Ekim 2015 Mektuplar büyük bir çoğunlukla yazanı öldükten sonra kitaplaştırılır ve başka birine yazılmış, genellikle de “içsel itiraflar”dır… Acaba her mektup yayınlanmalı/ kitaplaşmalı mı? Kalemin Ucu- IX Edebiyat ürünlerinde çoğunlukla mektup, anı, günlük “merak” uyandıran türlerdir. Hem de çok. Onlarda, kişisel, dönemsel bilgiler, yaşanmışlıklar yer alır. Okurun ilgisini biraz da bir …
Gençlik işte…
A. Ömer Türkeş, Radikal Kitap, 18 Mayıs 2012 Şili’nin en karanlık dönemlerinde, 1975 te doğmuş Alejandro Zambra. İspanyol edebiyatı ve filoloji okumuş. 2011 yılında Cristian Jimnez tarafından sinemaya uyarlanan Bonzai Cannes Film Festivali’nin ardından İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti. Son yıllarda, Latin Amerika edebiyatından yeni isimlerle karşılaşıyoruz. ‘Bonzai’, Latin Amerika edebiyatının genç kuşağından Şilili Alejandro …
Sattı diyenden (de) şüphelenin (de) iyice kafayı yiyelim
Ahmet Nezihi Turan, Gazete Duvar, 9 Eylül 2016 “Annem, diye düşünüyor Julián, sanki sağcı şarkılarmış gibi solcu şarkılar söylerdi. (…) Annem solcu şarkıları sağcı şarkılara dönüştüren bir mekanizmaydı.” Alejandro Zambra, Ağaçların Özel Hayatı, çev. Çiğdem Öztürk, Notos Kitap, 2015, 60-1. Duydum ki unutmamış gözlerimin rengini. Sıradan oysa, kahverengi, feri de gitmiş üstelik. Kızıyormuş bana, şimdi …
Anıların ve bilgilerin içinden felsefeciler
Doğan Hızlan, Hürriyet, 31 Ocak 2015 Doğan Özlem’in ‘Persona’sı hem felsefecileri hem de bizde felsefenin gelişimini anlatan, okumamızın şart olduğu bir kitap Felsefeci Doğan Özlem, felsefecilerle ilgili ‘portre’ yazılarını bir kitapta toplamış, adı ‘Persona’. Hem Türk hem de yabancı felsefeciler hakkında fikirlerini ve diğer bilgileri sarmal bir üslupla kaleme almış. Onları okurken, bizde ve dünyada …