Rus edebiyatının önemli ismi Ivan Turgenyev’in ilk romanı Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü ilk kez dilimizde. Turgenyev 32 yaşında kaleme aldığı kitapta, başyapıtı Babalar ve Oğullar’a hazırlandığını hissettiriyor.
26 Mayıs 1880’de Mos-kova’da açılışı yapılan Puşkin anıtı töreni, sadece büyük Rus yazarının edebiyat dünyasındaki yerinin ve öneminin teslimi anlamında değil, iki “hasım” yazar Turgenyev ve Dostoyevski’yi karşı karşıya getirmesi bakımında da tarihî bir etkinliktir. Turgenyev Rusya’nın Batı’ya bakan yüzün iken, Dostoyevski Panslavist ideallerin temsilcisiydi. Aralarındaki husumet, romanlarında ucuz, hafif tipler üzerinden birbirlerini küçümseyecek kadar derindir. Törene katılan Turgenyev, Dostoyevski’nin Cinler romanındaki “Karmazinov” karakteriyle kendisini yerdiğinin elbette farkındadır. Dostoyevski, son romanı Karamazov Kardeşler’i yazmaktadır ve sağlık durumu hiç iyi değildir. Buna rağmen törene katılmak için Moskova’ya gider. Nabokov’un Rus Edebiyatı Dersleri kitabında Turgenyev için söylediği, “Hoş bir yazar olmakla birlikte, büyük bir yazar değildir.” sözleri, söylenmesinden çok önce o tören alanında yankı bulmuş gibidir. Dostoyevski o kadar etkileyici bir konuşma yapmıştır ki, Turgenyev bile kürsüden inen hasmının ellerini, onun büyüklüğünü takdir eden bir jestle sıkmıştır. Dostoyevski konuşmasında Puşkin’in değeri geç fark edilmiş olan Yevgeni Onegin adlı manzum romanına da değinmiş, Puşkin’i Rusya’nın yüce kurtarıcısı olarak nitelendirmiştir. Rus aylağı Onegin’i kendi idealleri üzerinden şu sözlerle tanımlamıştır: “Onegin yurdundan sökülüp atılmış, bastırılmış ve acılı bir aylak…” Dostoyevski, Onegin’i Turgenyev’in ilk romanı Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü’ndeki aylak kahraman Çalkaturin’den oldukça farklı bir biçimde idealize etmiştir. Çalkaturin, vatanına emek sarf etmek gibi ideallerden oldukça uzak bir aylaktır.
‘Lüzumsuz işte daha ne olsun’
Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü, Çalkaturin’in ölümünden iki hafta önce yazmaya başladığı günlüklerden oluşuyor. Kahramanımız, hayatının anlatılacak kadar değerli olmadığını söylese de bu hayatı özellikle lüzumsuz bir adam olduğunu gösteren, bunu yaparken de hayatın kendisinden esirgediği merhameti okuyanlardan da dilemeyen bir dille anlatır. Ölümüne yakın hiçliğe battığını söyleyen, kendisini hiçlikle eşitleyen Çalkaturin yaşam öyküsünü ise şu sözlerle dile getirir: “Lüzumsuz, lüzumsuz… Saplanıp kaldığım kocaman bir kelime. Derinden derine içime kapandıkça tüm geçmişimle daha çok yüzleşiyorum ve bu tabirin acımasız gerçekliğine daha çok inanıyorum. Lüzumsuz işte daha ne olsun.”
Romanın merkezinde Çalkaturin’in Liza’ya duyduğu karşılıksız aşk olsa da Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü bir aşk romanı değil. Turgenyev aşkın vaat ettiği geniş ve cazip yollardan ilerlemektense daha sarp bir patikadan, hayatın kıyısında kalmış bir kahramanın gözlerinden insana dokunmayı tercih ediyor. Romanı 32 yaşındayken yayımlayan Turgenyev, daha o yaşta “lüzumsuz adam” tipi etrafında yaptığı derinlikli gözlemler ve kişilik çözümlemeleriyle büyük romanı Babalar ve Oğullar’ın taşlarını döşediğini de hissettiriyor. Gelen ilhamların coşkusuyla kaleme sarılan Çalkaturin daha sonra pişman olur ve yazın sanatına ilişkin şu saptamada bulunur: “Anlık duygu boşalımları meyankökü gibidir; içersiniz, tadı fena değildir ama sonrasında ağzınızda berbat bir tat bırakır.”
Hayalci ve faydasız
Rus edebiyatında Onegin dışında Peçorin, Oblomov, Doktor Jivago gibi karakterlerden oluşan güçlü ve kalabalık bir soykütüğüne sahip lüzumsuz adam tiplemesinin izini Türk edebiyatında ise Sait Faik’in “Lüzumuz Adam” öyküsünün karakteri Mansur Bey ve Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ındaki C. üzerinden sürebiliriz. Mansur Bey ve C. de Çalkaturin gibi katışıksız lüzumsuzlardır. Ellen B. Channes’ın lüzumsuz adam tiplemeleri üzerine yaptığı parlak tespitler Çalkaturin’in de resmini çizer niteliktedir: “Lüzumsuz adam toplumla çatışkı içindeki aciz aristokrattır. […] hayalci ve faydasızdır. […] eyleme geçemeyen bir aydın, başarısız bir idealist, toplumsal ve etik sorunlara duyarlı bir kahramandır.”
Kült yapıtı Babalar ve Oğullar’ın yanı sıra Duman, İlk Aşk, Avcının Notları gibi yapıtlarını da Türkçe okuma olanağı bulduğumuz Turgenyev’in bu kitabının Türkçeye çevrilmiş olması hem yazarın ilk roman deneyimine tanıklık etmek hem de nihilist Bazarov’dan sonra en kristalize karakteri lüzumsuz Çalkaturin’i tanımak bakımından önemli bir kazanım.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Can Öktemer, Agos Kirk, Ağustos 2012 Son dönem Şili edebiyatının en önemli temsilcilerinden Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai, daha ilk cümlesinden itibaren, bizi sonu belli olan kırık bir aşk hikayesine hazırlıyor: “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim. Oğlanın …
Serkan Parlak, Edebiyathaber, 12 Mart 2020 Çiyil Kurtuluş’un yeni öykü kitabı Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı Notos Kitap etiketiyle geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. İlk öykü kitabı olan Kasırga ve Yabanmersinleri’nde yalın, akıcı, çağrışımlarla örülü bir dille kadın erkek ilişkilerine incelikli bakışlar getirmişti Kurtuluş. Yeni kitabında bu arayışını çeşitlendirerek ve derinleştirerek sürdürüyor. Öykülerin merkezinde yine kadın ve erkek ilişkileri …
Behçet Çelik, K24, 20 Ağustos 2020 “Akıp Giden Günlerimiz’deki birkaç öyküde yinelenen motifler var. Bunlardan biri hikâye anlatmakla ilgili. Öykü kişileri karşısındakiyle iletişim kurmakta zorlandıklarında hikâye anlatmakta bir çare umuyorlar, ne var ki farklı nedenlerle hikâye anlatmak da iletişimi sağlamıyor ya da kolaylaştırmıyor, en azından ilk seferde.” Özcan Yılmaz’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan ilk kitabı Akıp Giden …
Didem Erdiman, İnceeleyen, 24 Nisan 2020 Kalabalığın içinde yalnız hayatlarımıza, kırgın kalplere, insana, yaşama dair düşündüğümüz ama dile getiremediğimiz duygularımıza ayna olan öyküleriyle Çiyil Kurtuluş’un yeni öykü kitabı “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” hakkında konuştuk. Öyküleriniz Notos, Kitap-lık, Sarnıç Öykü, Öykü Gazetesi, Öykülem, Koza, Edebiyat Sin ve Sözcükler dergilerinde yayımlandı. İlk öykü kitabınız “Kasırga ve Yabanmersinleri” …
Yazık oldu Çalkaturin’e
Azra İnci, Kitap Zamanı, 9 Ekim 2013
Rus edebiyatının önemli ismi Ivan Turgenyev’in ilk romanı Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü ilk kez dilimizde. Turgenyev 32 yaşında kaleme aldığı kitapta, başyapıtı Babalar ve Oğullar’a hazırlandığını hissettiriyor.
26 Mayıs 1880’de Mos-kova’da açılışı yapılan Puşkin anıtı töreni, sadece büyük Rus yazarının edebiyat dünyasındaki yerinin ve öneminin teslimi anlamında değil, iki “hasım” yazar Turgenyev ve Dostoyevski’yi karşı karşıya getirmesi bakımında da tarihî bir etkinliktir. Turgenyev Rusya’nın Batı’ya bakan yüzün iken, Dostoyevski Panslavist ideallerin temsilcisiydi. Aralarındaki husumet, romanlarında ucuz, hafif tipler üzerinden birbirlerini küçümseyecek kadar derindir. Törene katılan Turgenyev, Dostoyevski’nin Cinler romanındaki “Karmazinov” karakteriyle kendisini yerdiğinin elbette farkındadır. Dostoyevski, son romanı Karamazov Kardeşler’i yazmaktadır ve sağlık durumu hiç iyi değildir. Buna rağmen törene katılmak için Moskova’ya gider. Nabokov’un Rus Edebiyatı Dersleri kitabında Turgenyev için söylediği, “Hoş bir yazar olmakla birlikte, büyük bir yazar değildir.” sözleri, söylenmesinden çok önce o tören alanında yankı bulmuş gibidir. Dostoyevski o kadar etkileyici bir konuşma yapmıştır ki, Turgenyev bile kürsüden inen hasmının ellerini, onun büyüklüğünü takdir eden bir jestle sıkmıştır. Dostoyevski konuşmasında Puşkin’in değeri geç fark edilmiş olan Yevgeni Onegin adlı manzum romanına da değinmiş, Puşkin’i Rusya’nın yüce kurtarıcısı olarak nitelendirmiştir. Rus aylağı Onegin’i kendi idealleri üzerinden şu sözlerle tanımlamıştır: “Onegin yurdundan sökülüp atılmış, bastırılmış ve acılı bir aylak…” Dostoyevski, Onegin’i Turgenyev’in ilk romanı Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü’ndeki aylak kahraman Çalkaturin’den oldukça farklı bir biçimde idealize etmiştir. Çalkaturin, vatanına emek sarf etmek gibi ideallerden oldukça uzak bir aylaktır.
‘Lüzumsuz işte daha ne olsun’
Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü, Çalkaturin’in ölümünden iki hafta önce yazmaya başladığı günlüklerden oluşuyor. Kahramanımız, hayatının anlatılacak kadar değerli olmadığını söylese de bu hayatı özellikle lüzumsuz bir adam olduğunu gösteren, bunu yaparken de hayatın kendisinden esirgediği merhameti okuyanlardan da dilemeyen bir dille anlatır. Ölümüne yakın hiçliğe battığını söyleyen, kendisini hiçlikle eşitleyen Çalkaturin yaşam öyküsünü ise şu sözlerle dile getirir: “Lüzumsuz, lüzumsuz… Saplanıp kaldığım kocaman bir kelime. Derinden derine içime kapandıkça tüm geçmişimle daha çok yüzleşiyorum ve bu tabirin acımasız gerçekliğine daha çok inanıyorum. Lüzumsuz işte daha ne olsun.”
Romanın merkezinde Çalkaturin’in Liza’ya duyduğu karşılıksız aşk olsa da Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü bir aşk romanı değil. Turgenyev aşkın vaat ettiği geniş ve cazip yollardan ilerlemektense daha sarp bir patikadan, hayatın kıyısında kalmış bir kahramanın gözlerinden insana dokunmayı tercih ediyor. Romanı 32 yaşındayken yayımlayan Turgenyev, daha o yaşta “lüzumsuz adam” tipi etrafında yaptığı derinlikli gözlemler ve kişilik çözümlemeleriyle büyük romanı Babalar ve Oğullar’ın taşlarını döşediğini de hissettiriyor. Gelen ilhamların coşkusuyla kaleme sarılan Çalkaturin daha sonra pişman olur ve yazın sanatına ilişkin şu saptamada bulunur: “Anlık duygu boşalımları meyankökü gibidir; içersiniz, tadı fena değildir ama sonrasında ağzınızda berbat bir tat bırakır.”
Hayalci ve faydasız
Rus edebiyatında Onegin dışında Peçorin, Oblomov, Doktor Jivago gibi karakterlerden oluşan güçlü ve kalabalık bir soykütüğüne sahip lüzumsuz adam tiplemesinin izini Türk edebiyatında ise Sait Faik’in “Lüzumuz Adam” öyküsünün karakteri Mansur Bey ve Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ındaki C. üzerinden sürebiliriz. Mansur Bey ve C. de Çalkaturin gibi katışıksız lüzumsuzlardır. Ellen B. Channes’ın lüzumsuz adam tiplemeleri üzerine yaptığı parlak tespitler Çalkaturin’in de resmini çizer niteliktedir: “Lüzumsuz adam toplumla çatışkı içindeki aciz aristokrattır. […] hayalci ve faydasızdır. […] eyleme geçemeyen bir aydın, başarısız bir idealist, toplumsal ve etik sorunlara duyarlı bir kahramandır.”
Kült yapıtı Babalar ve Oğullar’ın yanı sıra Duman, İlk Aşk, Avcının Notları gibi yapıtlarını da Türkçe okuma olanağı bulduğumuz Turgenyev’in bu kitabının Türkçeye çevrilmiş olması hem yazarın ilk roman deneyimine tanıklık etmek hem de nihilist Bazarov’dan sonra en kristalize karakteri lüzumsuz Çalkaturin’i tanımak bakımından önemli bir kazanım.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
“Ölümün Olduğu Yerde Daha Ciddi Ne Olabilir Ki?”
Can Öktemer, Agos Kirk, Ağustos 2012 Son dönem Şili edebiyatının en önemli temsilcilerinden Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai, daha ilk cümlesinden itibaren, bizi sonu belli olan kırık bir aşk hikayesine hazırlıyor: “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı. Kızın adı Emilia ya da Emilia’ydı diyelim. Oğlanın …
“Basit Bir Hesaplaşma”dan Çiyil Kurtuluş öykülerine
Serkan Parlak, Edebiyathaber, 12 Mart 2020 Çiyil Kurtuluş’un yeni öykü kitabı Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı Notos Kitap etiketiyle geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. İlk öykü kitabı olan Kasırga ve Yabanmersinleri’nde yalın, akıcı, çağrışımlarla örülü bir dille kadın erkek ilişkilerine incelikli bakışlar getirmişti Kurtuluş. Yeni kitabında bu arayışını çeşitlendirerek ve derinleştirerek sürdürüyor. Öykülerin merkezinde yine kadın ve erkek ilişkileri …
Özcan Yılmaz’ın öyküleri
Behçet Çelik, K24, 20 Ağustos 2020 “Akıp Giden Günlerimiz’deki birkaç öyküde yinelenen motifler var. Bunlardan biri hikâye anlatmakla ilgili. Öykü kişileri karşısındakiyle iletişim kurmakta zorlandıklarında hikâye anlatmakta bir çare umuyorlar, ne var ki farklı nedenlerle hikâye anlatmak da iletişimi sağlamıyor ya da kolaylaştırmıyor, en azından ilk seferde.” Özcan Yılmaz’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan ilk kitabı Akıp Giden …
Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’nın Yazarı Çiyil Kurtuluş ile Söyleşi
Didem Erdiman, İnceeleyen, 24 Nisan 2020 Kalabalığın içinde yalnız hayatlarımıza, kırgın kalplere, insana, yaşama dair düşündüğümüz ama dile getiremediğimiz duygularımıza ayna olan öyküleriyle Çiyil Kurtuluş’un yeni öykü kitabı “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” hakkında konuştuk. Öyküleriniz Notos, Kitap-lık, Sarnıç Öykü, Öykü Gazetesi, Öykülem, Koza, Edebiyat Sin ve Sözcükler dergilerinde yayımlandı. İlk öykü kitabınız “Kasırga ve Yabanmersinleri” …