“Okurken huzur bulmak, alışıldık ve güvenli yaşantılarımızı doğrulamak mı istiyoruz yoksa yeni bir deneyim ve anlam mı arıyoruz?” İspanyolca yazan en iyi romancılar arasında gösterilen Carlos Labbé, Türkçeye kazandırılan ilk romanı üzerine bir söyleşide bunu soruyor. Sahiden derdimiz ne?
Tür tartışması çaresiz “Loquela-Sayıklama” karşısında. Çünkü edebi türlerin hep beraber dans ettiği bir parti ya da düzenli bir kakafoni gibi. Günlüklerle, mektuplarla ayraçlanıyor kitap. Yazarın ayrıca dört solo albümü bulunuyor. Kitabın müziğini böylece anlaşılır buluyoruz. Yoksa bu ritim vuruşları ziyadesiyle baş döndürücü ve zorlu. Zorlu çünkü türleri bir birinin koynuna soktuğu kadar, hikâyesiyle de aklı alıyor. Sayıklayan kim, katil kim soruları yazar, okur, anlatıcı arasında eriyor.
Okuru da suç ortağı yapıyor
Saliha Nilüfer’in layıkıyla çevirdiği, Notos tarafından yayımlanan “Loquela- Sayıklama”, romandaki pek çok karakterle beraber okuru da suç ortağı kılıyor. Polisiye tandanslı koyu bir aşk hikâyesi “Sayıklama.”
Genç sevgililer Carlos ve Elisa’nın, bir oyunla albino kızlar Alicia ve Violeta’ya açtıkları ve belki çok sonra anlayacakları yara da var, Şili’nin başkenti Santiago’da, romanın inşaa etttiği Neutria şehri de… Hatta kimin öldüğünden ve kimin öldürdüğünden ziyade romanın akışına karışan insan bir de zaafları…
Kötülüğün, tacizin, tecavüze yaklaşan hattın yakınlığı uzaklığı, bilinirken görünmezliği de “sayıklanan sayfalarda” insanın aklına çarpıyor. Yazar “sayıklarken” insanın açmazlarına, korkularına, zarar ziyan hallerine, masumiyetine ya da bunun ikiyüzlülüğüne betimlemenin olanaklarında gezinerek politik bir bakış getiriyor. Bir yöntem ararken birden çok anlatı dili kuruyor ve acımasız gelse de insana düşünme yolunu sancılı sancılı açıyor.
Ha geçti ha geçecek gibi bir karın ağrısıyla okunan roman bitince bir rahatlamadan ziyade bir huzursuzluk bırakıyor. Suçluyu bulamamanın ya da bizzat kendimizde bulmanın huzursuzluğu.
Ölecek olan metnin kendisidir
Alıcı, gönderen ve roman arasında paslaşırken araya Korporalizasyon Manifestosu (Yayımlanamaz Metin) de sıkıştırıyor yazar. Velhasıl yayımlanan bu metinde edebiyat yapana da kıymetli bir tartışma bırakıyor. Yazmanın büyüsünün yanında taşıyabildiği farkındalığı ile Carlos Labbé diyor ki; “Ölecek olan metnin kendisidir, bir ticari mala dönüşerek ellerimizden kaçan sanatsal üretimdir: Kağıda akıttığımız kanımız yayınevlerinin, gazetelerin, eleştirmenlerin gıdası olup çıkmıştır.”
Gökten üç elma düşüyor tam bu sırada biri o yazara biri alıcıya biri gönderene biri de sana okur. Suçlu kim kolaysa sen söyle! Polisiyenin ve aşkın ırmağına akmak için sağlam bir tekne “Sayıklama.”
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Şenay Eroğlu Aksoy, Evrensel, 21 Mayıs 2020 Yazar Çiyil Kurtuluş’la “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” isimli öykü kitabını konuştuk: İyi yazılmış kurmaca metinleri merakla okumamızın nedeni de yapıp ettiklerimize bir anlam bulmak değil midir? Yazar Çiyil Kurtuluş ile son çıkardığı öykü kitabı olan “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı”nı konuştuk. Kurtuluş, kendi deyimiyle bir şeyleri iyileştirebilmek için …
Haden Öz, Oggito, 17 Şubat 2020 Yazarlar ve şairlerle kısa kısa sorular ve yanıtlar içeren söyleşilerimizi sürdürüyoruz. Hızlı sorular, hızlı yanıtlar. Her yazarın dünyasına bir ışık düşürecek söyleşiler. Sorularımızı bu kez öykü yazarı Çiyil Kurtuluş’a sorduk, kısa yanıtlarımızı aldık. Hangi yazar, şair veya karakterle bir gününüzü geçirmek isterdiniz? Neden? Çiyil Kurtuluş: Aklımda birkaç kişi var, hiçbiri buralı değil ama …
A. Ömer Türkeş, KitapEki, 25 Ağustos 2016 Zambra, döne döne Şilili kimliğini yakalamaya çalışan bir yazar, belki de Dünyanın En Şilili Yazarı!.. Alejandro Zambra, daha ilk romanı “Bonzai”de kendi dilini ve tarzını arayan bir yazar olduğunu belli etmişti. Ardından gelen her roman hem bu arayışın ürünüdür hem de yön tayininin ne denli isabetli olduğunun kanıtı… …
Haden Öz, Oggito, 10 Nisan 2020 Emeğe, yapılan işe gösterilen itinaya, titizliğe, inceliğe, yazanla yazılan arasında kurulan saygılı ilişkiye yani. Yazarlar ve şairlerle kısa kısa sorular ve yanıtlar içeren söyleşilerimizi sürdürüyoruz. Hızlı sorular, hızlı yanıtlar. Her yazarın dünyasına bir ışık düşürecek söyleşiler. Sorularımızı bu kez öykü yazarı Özlem Akıncı’ya sorduk, kısa yanıtlarımızı aldık. Hangi yazar, şair veya karakterle bir …
Sayıklayan kim?
Ayşen Güven, Posta, 4 Kasım 2017
“Okurken huzur bulmak, alışıldık ve güvenli yaşantılarımızı doğrulamak mı istiyoruz yoksa yeni bir deneyim ve anlam mı arıyoruz?” İspanyolca yazan en iyi romancılar arasında gösterilen Carlos Labbé, Türkçeye kazandırılan ilk romanı üzerine bir söyleşide bunu soruyor. Sahiden derdimiz ne?
Tür tartışması çaresiz “Loquela-Sayıklama” karşısında. Çünkü edebi türlerin hep beraber dans ettiği bir parti ya da düzenli bir kakafoni gibi. Günlüklerle, mektuplarla ayraçlanıyor kitap. Yazarın ayrıca dört solo albümü bulunuyor. Kitabın müziğini böylece anlaşılır buluyoruz. Yoksa bu ritim vuruşları ziyadesiyle baş döndürücü ve zorlu. Zorlu çünkü türleri bir birinin koynuna soktuğu kadar, hikâyesiyle de aklı alıyor. Sayıklayan kim, katil kim soruları yazar, okur, anlatıcı arasında eriyor.
Okuru da suç ortağı yapıyor
Saliha Nilüfer’in layıkıyla çevirdiği, Notos tarafından yayımlanan “Loquela- Sayıklama”, romandaki pek çok karakterle beraber okuru da suç ortağı kılıyor. Polisiye tandanslı koyu bir aşk hikâyesi “Sayıklama.”
Genç sevgililer Carlos ve Elisa’nın, bir oyunla albino kızlar Alicia ve Violeta’ya açtıkları ve belki çok sonra anlayacakları yara da var, Şili’nin başkenti Santiago’da, romanın inşaa etttiği Neutria şehri de… Hatta kimin öldüğünden ve kimin öldürdüğünden ziyade romanın akışına karışan insan bir de zaafları…
Kötülüğün, tacizin, tecavüze yaklaşan hattın yakınlığı uzaklığı, bilinirken görünmezliği de “sayıklanan sayfalarda” insanın aklına çarpıyor. Yazar “sayıklarken” insanın açmazlarına, korkularına, zarar ziyan hallerine, masumiyetine ya da bunun ikiyüzlülüğüne betimlemenin olanaklarında gezinerek politik bir bakış getiriyor. Bir yöntem ararken birden çok anlatı dili kuruyor ve acımasız gelse de insana düşünme yolunu sancılı sancılı açıyor.
Ha geçti ha geçecek gibi bir karın ağrısıyla okunan roman bitince bir rahatlamadan ziyade bir huzursuzluk bırakıyor. Suçluyu bulamamanın ya da bizzat kendimizde bulmanın huzursuzluğu.
Ölecek olan metnin kendisidir
Alıcı, gönderen ve roman arasında paslaşırken araya Korporalizasyon Manifestosu (Yayımlanamaz Metin) de sıkıştırıyor yazar. Velhasıl yayımlanan bu metinde edebiyat yapana da kıymetli bir tartışma bırakıyor. Yazmanın büyüsünün yanında taşıyabildiği farkındalığı ile Carlos Labbé diyor ki; “Ölecek olan metnin kendisidir, bir ticari mala dönüşerek ellerimizden kaçan sanatsal üretimdir: Kağıda akıttığımız kanımız yayınevlerinin, gazetelerin, eleştirmenlerin gıdası olup çıkmıştır.”
Gökten üç elma düşüyor tam bu sırada biri o yazara biri alıcıya biri gönderene biri de sana okur. Suçlu kim kolaysa sen söyle! Polisiyenin ve aşkın ırmağına akmak için sağlam bir tekne “Sayıklama.”
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
“Dünyayı sahici bir yer yapmak için yazıyorum” (Söyleşi)
Şenay Eroğlu Aksoy, Evrensel, 21 Mayıs 2020 Yazar Çiyil Kurtuluş’la “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” isimli öykü kitabını konuştuk: İyi yazılmış kurmaca metinleri merakla okumamızın nedeni de yapıp ettiklerimize bir anlam bulmak değil midir? Yazar Çiyil Kurtuluş ile son çıkardığı öykü kitabı olan “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı”nı konuştuk. Kurtuluş, kendi deyimiyle bir şeyleri iyileştirebilmek için …
Çiyil Kurtuluş: “Okumanın olmadığı yerde yazmanın da bir ömrü var.” (Söyleşi)
Haden Öz, Oggito, 17 Şubat 2020 Yazarlar ve şairlerle kısa kısa sorular ve yanıtlar içeren söyleşilerimizi sürdürüyoruz. Hızlı sorular, hızlı yanıtlar. Her yazarın dünyasına bir ışık düşürecek söyleşiler. Sorularımızı bu kez öykü yazarı Çiyil Kurtuluş’a sorduk, kısa yanıtlarımızı aldık. Hangi yazar, şair veya karakterle bir gününüzü geçirmek isterdiniz? Neden? Çiyil Kurtuluş: Aklımda birkaç kişi var, hiçbiri buralı değil ama …
Zambra’nın Belgeleri
A. Ömer Türkeş, KitapEki, 25 Ağustos 2016 Zambra, döne döne Şilili kimliğini yakalamaya çalışan bir yazar, belki de Dünyanın En Şilili Yazarı!.. Alejandro Zambra, daha ilk romanı “Bonzai”de kendi dilini ve tarzını arayan bir yazar olduğunu belli etmişti. Ardından gelen her roman hem bu arayışın ürünüdür hem de yön tayininin ne denli isabetli olduğunun kanıtı… …
Özlem Akıncı: “Ben özene bağımlıyım.” (Söyleşi)
Haden Öz, Oggito, 10 Nisan 2020 Emeğe, yapılan işe gösterilen itinaya, titizliğe, inceliğe, yazanla yazılan arasında kurulan saygılı ilişkiye yani. Yazarlar ve şairlerle kısa kısa sorular ve yanıtlar içeren söyleşilerimizi sürdürüyoruz. Hızlı sorular, hızlı yanıtlar. Her yazarın dünyasına bir ışık düşürecek söyleşiler. Sorularımızı bu kez öykü yazarı Özlem Akıncı’ya sorduk, kısa yanıtlarımızı aldık. Hangi yazar, şair veya karakterle bir …