McCarthy’nin Tenten külliyatına hâkimiyeti ve edebiyat kuramını bu külliyat üstünden şekillendirmesi okur için oldukça ilginç bir deneyim olacak. Tenten maceralarında üstü kapalı pek çok ayrıntı bu kitabı okuduktan sonra aydınlığa kavuşuyor.
Çocukken hiç Tenten okumadığını söyleyen bir arkadaşım için ne kadar üzüldüğümü hatırlıyorum. Benim içinse Tenten sadece okunacak bir kitap değildi aynı zamanda en heyecanlı oyunlarımızın da kahramanıydı. Bulduğumuz Tenten kitaplarını hemen okur daha sonra da o macerayı arkadaşlarla canlandırırdık, böylece biz de Tenten gibi maceradan maceraya koşardık. Hem tutkulu bir Tenten hem de edebiyat okuru olarak Notos Kitap’tan çıkan Tom McCarthy’nin Tenten ve Edebiyatın Gizemi adlı incelemesini hemen okudum. Hemen söylemeliyim ki Tenten maceralarında gözümüzün önünde duran ama göremediğimiz bir gerçeği –sürprizi bozmamak için ne olduğunu söylemeyelim– McCarthy’nin birdenbire zikretmesiyle birlikte açığa çıkan bir sır bizi Tenten maceralarını tekrar okumaya yönlendiriyor.Tenten ve Edebiyatın Gizemi hem maceraların gerisindeki gizemleri ifşa etmesi hem de bu ifşaatın edebiyat eleştirisi yöntemiyle yapılması bakımından eşsiz bir metin.
McCarthy, incelemesine Tenten külliyatının edebiyat eseri olup olmadığı sorusuyla başlar. Bu soruyu yanıtlayabilmek için sorulması gereken ilk soru “Edebiyat nedir?” olmalıdır. Lakin McCarthy bu sorunun yanıtlarının Tenten’in analizi için yeterli olmayacağını baştan fark etmiştir. Sartre, Bataille ve Blanchot’un edebiyat tanımlarına kısaca değindikten sonra –ki ara ara bu tanımlara geri döner– Tenten’in bu edebiyat kriterlerine uyup uymadığının çok önemli olmadığını, asıl sorulması gerekenin Tenten’in iyi bir anlatı olup olmadığı olduğunu söyler yazar.
McCarthy, Roland Barthes’ın 1970 tarihli S/Z başlıklı çalışmasından yola çıkarak Tenten’i incelemeyi tercih eder. Bu oldukça mantıklı bir stratejidir çünkü Barthes bu çalışmasında “Bir anlatı nasıl üretilir?” diye sorar. McCarthy’nin de Tenten külliyatıyla büyük paralellik kurduğu Honoré de Balzac’ın Sarrasine isimli novellasını, ders alınması gereken bir edebiyat örneği olarak nitelendirir Barthes. Tenten kitaplarının yaratıcısı Hergé, Shakespeare, Dickens, Rabelais veya Flaubert gibi büyük bir yazar mıdır? Bu soruya kısa ve net bir yanıt verir McCarthy: Hayır. O halde asıl önemli soruyu sormamız gerekir: Tenten iyi bir anlatı mıdır?
Barthes’ın Sarrasine analizinden yola çıkarsak anlatı bir sözleşmeyle doğar. Tenten de bir “sözleşme” uyarınca ilk macerasında Moskova’ya doğru yola çıkar. 10 Ocak 1929 tarihinde Le Vingtiéme Siécle isimli Belçika gazetesinin çocuk bölümünde şöyle bir duyuru vardır: “Le Petit Vingtiéme’da her zaman okurlarımızı tatmin etmeye ve onlara dış politika konusunda en güncel bilgileri sağlamaya gayret gösterdik. Bu nedenle en iyi muhabirlerimizden biri olan TENTEN’i Sovyet Rusya’ya gönderdik. Her hafta sizlere onun maceralarına dair haberler vereceğiz.” Böylece sonraki elli yıl boyunca yediden yetmişe pek çok çocuğun hayal dünyasını renklendirecek maceralar başlamış olur.
Hergé’nin yaşamının yansıması: Tenten kitapları
Tenten maceraları sağ eğilimli bir gazetede yayımlanmaya başlamıştır. İlk yayımlanış amacı da komünizmin kötülüklerini afişe etmektir. İkinci kitap olan Tenten Kongo’da ise ırkçılığın sınırlarında gezinmekte olup burada Afrikalılar genelde iyi ama tembel insanlar olarak resmedilir. Zamanla Tenten maceralarında yaratıcısı Hergé’nin politik görüşlerindeki sola kaymayla paralel olarak sağ eğilim sona ermeye ve dostluk kavramı öne çıkmaya başlar.
Tenten haricinde neredeyse bütün ana karakterlerin bir geçmişi vardır. Tenten ise McCarthy’nin deyimiyle “karakterleştirme açısından sıfır noktasıdır”. “Tenten kelimenin tam anlamıyla ‘hiç’i ifade eder. Göz yerine iki iğne deliği barındıran yuvarlak bir ‘O’dan öte olmayan yüzü… bir tipografik yok olma noktasıdır.” Tenten’in “geçmişi, cinsel kimliği, karmaşıklıkları yoktur”.
McCarthy, Tenten maceralarını Hergé’nin kişiliği ve geçmişi çerçevesinde değerlendiriyor. Yazara göre, Hergé’nin politik duruşuyla paralel duruş sergileyen Tenten karakterine ek olarak, Hergé’nin aile hikâyesi ile Kapton Haddock’un aile hikâyesi örtüşüyor. Haddock’un hikâyesi her ne kadar maceralarda açıkça belirtilmemişse de, McCarthy’nin Tenten okumasında bu hikâyenin –başta da belirttiğim gibi sürprizi kaçırmamak için burada yazmıyorum– gerçeğe yakın olduğuna ilişkin çok fazla emare var ve okur sırf bu emareleri kendi gözleriyle görmek için hem McCarthy’yi hem de Tenten külliyatını bir kere daha okumak istiyor.
Özellikle C adındaki romanıyla gönlümüzde taht kuran McCarthy’nin Tenten külliyatına hâkimiyeti ve edebiyat kuramını bu külliyat üstünden şekillendirmesi okur için oldukça ilginç bir deneyim olacak. Tenten maceralarında üstü kapalı pek çok ayrıntı bu kitabı okuduktan sonra aydınlığa kavuşuyor.
Peki Tenten bir edebiyat eseri midir? Yanıtı McCarthy’ye bırakalım: “Yazar olmak istiyorsanızKastafiore’nin Mücevherleri’ni inceleyin ve bunu dikkatle yapın. O çalışma, edebiyatın tüm biçimsel anahtarlarını, alışveriş sırlarını kapsar ve bunları herhangi bir şeyin var olmadığı kayboluş noktasına kadar taşır.”
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Serkan Parlak, Parşömen Fanzin, 12 Mart 2020 Kadın erkek ilişkileri, aşk-aşksızlık, iletişim-iletişimsizlik, yalnızlık, yabancılaşma, anneler ve kızları, babalar, ölüm, modern hayatın bitmek bilmez sıkıntıları ve umutları Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’nın temel izleklerini oluşturuyor. İlk öykü “Eşyalar ve Güller”de anlatıcı kahramanın eşi ve annesiyle olan ilişkisine odaklanıyoruz. Bağlılık ve kopma gerçeğinden hareketle kırılgan bir ilişki bu. Aralarındaki bitmek …
Ali Artun, e-skop, 19 Mayıs 2017 George Grosz ve John Heartfield, “Sanat Öldü. Yaşasın Tatlin’in Yeni Makine-Sanatı” (1920). Alfred Jarry’nin Kral Übü ve Doktor Faustroll‘la birlikte üç temel eserinden sonuncusu, Süpererkek (Surmâle). Jarry’nin patafizik felsefesi ve edebiyatının finali. Süpererkek romanının kahramanı André Marcueil’in rakibi makinelerdir. Önce bisikletiyle bir yarışa katılır. Yarış, bir lokomotif ile, beş sürücülü bir bisiklet arasındadır ve “Devridaim Besini”nin …
Banu Yıldıran Genç, Radikal Kitap, 22 Eylül 2013 Turgenyev’in kitabı Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü’nde, hem Türk hem dünya edebiyatının sık başvurduğu bir tipin ilk ve en güzel örneği var. “Klasikleri okudun mu?” sorusu bu ülkede kitapla ilgili muhabbetlerdeki önemli sorulardan biridir. Okulda öğretmenler, evde anne babalar tarafından klasiklerin okunması salık verilir, taksitle, kapıdan kapıya klasik …
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap Sanat, 30 Mayıs 2021 C.D. Rose, ilk romanı ‘Herkes Başka Biriyken Kim Kimdir?’de unutulmuş ya da ıskalanmış kitaplar üzerine konferanslar vermek üzere bilmediği bir kente giden araştırmacının eğlenceli hikâyesini anlatıyor. Belirsizlikler etrafında gelişen, yer yer komik ve absürd bir roman. C. D. Rose, 1960’ta Manchester’da doğdu. O zamandan beri, yarım …
Roland Barthes’ın Balzac analizi ışığında Tenten’i anlamak
Bürkem Cevher, K24, 8 Eylül 2016
McCarthy’nin Tenten külliyatına hâkimiyeti ve edebiyat kuramını bu külliyat üstünden şekillendirmesi okur için oldukça ilginç bir deneyim olacak. Tenten maceralarında üstü kapalı pek çok ayrıntı bu kitabı okuduktan sonra aydınlığa kavuşuyor.
Çocukken hiç Tenten okumadığını söyleyen bir arkadaşım için ne kadar üzüldüğümü hatırlıyorum. Benim içinse Tenten sadece okunacak bir kitap değildi aynı zamanda en heyecanlı oyunlarımızın da kahramanıydı. Bulduğumuz Tenten kitaplarını hemen okur daha sonra da o macerayı arkadaşlarla canlandırırdık, böylece biz de Tenten gibi maceradan maceraya koşardık. Hem tutkulu bir Tenten hem de edebiyat okuru olarak Notos Kitap’tan çıkan Tom McCarthy’nin Tenten ve Edebiyatın Gizemi adlı incelemesini hemen okudum. Hemen söylemeliyim ki Tenten maceralarında gözümüzün önünde duran ama göremediğimiz bir gerçeği –sürprizi bozmamak için ne olduğunu söylemeyelim– McCarthy’nin birdenbire zikretmesiyle birlikte açığa çıkan bir sır bizi Tenten maceralarını tekrar okumaya yönlendiriyor.Tenten ve Edebiyatın Gizemi hem maceraların gerisindeki gizemleri ifşa etmesi hem de bu ifşaatın edebiyat eleştirisi yöntemiyle yapılması bakımından eşsiz bir metin.
McCarthy, incelemesine Tenten külliyatının edebiyat eseri olup olmadığı sorusuyla başlar. Bu soruyu yanıtlayabilmek için sorulması gereken ilk soru “Edebiyat nedir?” olmalıdır. Lakin McCarthy bu sorunun yanıtlarının Tenten’in analizi için yeterli olmayacağını baştan fark etmiştir. Sartre, Bataille ve Blanchot’un edebiyat tanımlarına kısaca değindikten sonra –ki ara ara bu tanımlara geri döner– Tenten’in bu edebiyat kriterlerine uyup uymadığının çok önemli olmadığını, asıl sorulması gerekenin Tenten’in iyi bir anlatı olup olmadığı olduğunu söyler yazar.
McCarthy, Roland Barthes’ın 1970 tarihli S/Z başlıklı çalışmasından yola çıkarak Tenten’i incelemeyi tercih eder. Bu oldukça mantıklı bir stratejidir çünkü Barthes bu çalışmasında “Bir anlatı nasıl üretilir?” diye sorar. McCarthy’nin de Tenten külliyatıyla büyük paralellik kurduğu Honoré de Balzac’ın Sarrasine isimli novellasını, ders alınması gereken bir edebiyat örneği olarak nitelendirir Barthes. Tenten kitaplarının yaratıcısı Hergé, Shakespeare, Dickens, Rabelais veya Flaubert gibi büyük bir yazar mıdır? Bu soruya kısa ve net bir yanıt verir McCarthy: Hayır. O halde asıl önemli soruyu sormamız gerekir: Tenten iyi bir anlatı mıdır?
Barthes’ın Sarrasine analizinden yola çıkarsak anlatı bir sözleşmeyle doğar. Tenten de bir “sözleşme” uyarınca ilk macerasında Moskova’ya doğru yola çıkar. 10 Ocak 1929 tarihinde Le Vingtiéme Siécle isimli Belçika gazetesinin çocuk bölümünde şöyle bir duyuru vardır: “Le Petit Vingtiéme’da her zaman okurlarımızı tatmin etmeye ve onlara dış politika konusunda en güncel bilgileri sağlamaya gayret gösterdik. Bu nedenle en iyi muhabirlerimizden biri olan TENTEN’i Sovyet Rusya’ya gönderdik. Her hafta sizlere onun maceralarına dair haberler vereceğiz.” Böylece sonraki elli yıl boyunca yediden yetmişe pek çok çocuğun hayal dünyasını renklendirecek maceralar başlamış olur.
Hergé’nin yaşamının yansıması: Tenten kitapları
Tenten maceraları sağ eğilimli bir gazetede yayımlanmaya başlamıştır. İlk yayımlanış amacı da komünizmin kötülüklerini afişe etmektir. İkinci kitap olan Tenten Kongo’da ise ırkçılığın sınırlarında gezinmekte olup burada Afrikalılar genelde iyi ama tembel insanlar olarak resmedilir. Zamanla Tenten maceralarında yaratıcısı Hergé’nin politik görüşlerindeki sola kaymayla paralel olarak sağ eğilim sona ermeye ve dostluk kavramı öne çıkmaya başlar.
Tenten haricinde neredeyse bütün ana karakterlerin bir geçmişi vardır. Tenten ise McCarthy’nin deyimiyle “karakterleştirme açısından sıfır noktasıdır”. “Tenten kelimenin tam anlamıyla ‘hiç’i ifade eder. Göz yerine iki iğne deliği barındıran yuvarlak bir ‘O’dan öte olmayan yüzü… bir tipografik yok olma noktasıdır.” Tenten’in “geçmişi, cinsel kimliği, karmaşıklıkları yoktur”.
McCarthy, Tenten maceralarını Hergé’nin kişiliği ve geçmişi çerçevesinde değerlendiriyor. Yazara göre, Hergé’nin politik duruşuyla paralel duruş sergileyen Tenten karakterine ek olarak, Hergé’nin aile hikâyesi ile Kapton Haddock’un aile hikâyesi örtüşüyor. Haddock’un hikâyesi her ne kadar maceralarda açıkça belirtilmemişse de, McCarthy’nin Tenten okumasında bu hikâyenin –başta da belirttiğim gibi sürprizi kaçırmamak için burada yazmıyorum– gerçeğe yakın olduğuna ilişkin çok fazla emare var ve okur sırf bu emareleri kendi gözleriyle görmek için hem McCarthy’yi hem de Tenten külliyatını bir kere daha okumak istiyor.
Özellikle C adındaki romanıyla gönlümüzde taht kuran McCarthy’nin Tenten külliyatına hâkimiyeti ve edebiyat kuramını bu külliyat üstünden şekillendirmesi okur için oldukça ilginç bir deneyim olacak. Tenten maceralarında üstü kapalı pek çok ayrıntı bu kitabı okuduktan sonra aydınlığa kavuşuyor.
Peki Tenten bir edebiyat eseri midir? Yanıtı McCarthy’ye bırakalım: “Yazar olmak istiyorsanızKastafiore’nin Mücevherleri’ni inceleyin ve bunu dikkatle yapın. O çalışma, edebiyatın tüm biçimsel anahtarlarını, alışveriş sırlarını kapsar ve bunları herhangi bir şeyin var olmadığı kayboluş noktasına kadar taşır.”
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
“Aramızda bir bahçe yakınlığı var, asla uzak değiliz birbirimize…”
Serkan Parlak, Parşömen Fanzin, 12 Mart 2020 Kadın erkek ilişkileri, aşk-aşksızlık, iletişim-iletişimsizlik, yalnızlık, yabancılaşma, anneler ve kızları, babalar, ölüm, modern hayatın bitmek bilmez sıkıntıları ve umutları Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’nın temel izleklerini oluşturuyor. İlk öykü “Eşyalar ve Güller”de anlatıcı kahramanın eşi ve annesiyle olan ilişkisine odaklanıyoruz. Bağlılık ve kopma gerçeğinden hareketle kırılgan bir ilişki bu. Aralarındaki bitmek …
Paris Dada’nın Ataları: Alfred Jarry – Süpererkek ve Makine-İnsan
Ali Artun, e-skop, 19 Mayıs 2017 George Grosz ve John Heartfield, “Sanat Öldü. Yaşasın Tatlin’in Yeni Makine-Sanatı” (1920). Alfred Jarry’nin Kral Übü ve Doktor Faustroll‘la birlikte üç temel eserinden sonuncusu, Süpererkek (Surmâle). Jarry’nin patafizik felsefesi ve edebiyatının finali. Süpererkek romanının kahramanı André Marcueil’in rakibi makinelerdir. Önce bisikletiyle bir yarışa katılır. Yarış, bir lokomotif ile, beş sürücülü bir bisiklet arasındadır ve “Devridaim Besini”nin …
Edebiyatta lüzumsuzluk
Banu Yıldıran Genç, Radikal Kitap, 22 Eylül 2013 Turgenyev’in kitabı Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü’nde, hem Türk hem dünya edebiyatının sık başvurduğu bir tipin ilk ve en güzel örneği var. “Klasikleri okudun mu?” sorusu bu ülkede kitapla ilgili muhabbetlerdeki önemli sorulardan biridir. Okulda öğretmenler, evde anne babalar tarafından klasiklerin okunması salık verilir, taksitle, kapıdan kapıya klasik …
‘Olamayanlar’dan var olmayanlara
A. Ömer Türkeş, Hürriyet Kitap Sanat, 30 Mayıs 2021 C.D. Rose, ilk romanı ‘Herkes Başka Biriyken Kim Kimdir?’de unutulmuş ya da ıskalanmış kitaplar üzerine konferanslar vermek üzere bilmediği bir kente giden araştırmacının eğlenceli hikâyesini anlatıyor. Belirsizlikler etrafında gelişen, yer yer komik ve absürd bir roman. C. D. Rose, 1960’ta Manchester’da doğdu. O zamandan beri, yarım …