1970’te Meksika’nın Actopan şehrinde doğan Yuri Herrara, New Orleans’ta, Tulane Üniversitesi’nde Latin Amerika edebiyatı ve yaratıcı yazarlık dersleri veriyor. Yazar, öğrenimini çeşitli üniversitelerde siyaset bilimi, yaratıcı yazarlık ve edebiyat üzerine yaptı. Hem üçleme hem de birbirinden bağımsız okunabilen üç romanından Bedenlerin Göçü 2018’de son romanında olduğu gibi Bülent Kale’nin yetkin çevirisiyle Türkçe yayımlandı. Haziran 2019’da çıkan Dünyanın Sonunu Önceleyen İşaretler ve önümüzdeki aylarda yine Notos Kitap tarafından yayınlanacak olan Krallığın İşleri romanlarıyla İspanya’da önemli ödüllere layık görüldü. Herrera, İspanyolcayı en iyi kullanan Meksikalı yazar olarak nitelendiriliyor.
Romanın ilk bölümü okuyucunun zihninde atmosfer, kişiler, olay örgüsü ve temalara dair genel bir çerçevenin izleriyle açılıyor. Başkahraman Makina isimli genç kadın annesinin isteği üzerine sınırı geçip geri dönmeyen kardeşini bulmak üzere harekete geçer. Onu geçmişe dönüşlerle daha iyi tanırız. Sınırdaki bir köyde santral görevlisidir, üç dil bilir. Tercümanlık ve arabuluculuk yapar. Ne zaman susması, ne zaman konuşması gerektiğini bilen cesur ve gururlu bir kadındır. Bu yolculukta Makina’nın dört patrondan yardım alması şarttır. Annesi eline tutuşturduğu kâğıtla onu Küçük Şehir’e gönderir. Bütün gününü Türk hamamında fayanslara yapıştırdığı gazeteleri okuyarak geçiren Bay Dabılyu’nun ofisinde susuzluğunu giderir. Annesine vefa borcu olan Bay Dabılyu geçiş için sınırdaki adamına haber gönderir. Makina’nın ikinci durağı Bay He’nin mekânıdır. Patron, üç kiralık katille oyun oynamaktadır. Kardeşine bir meseleyi halletmesi için gitmesi gereken yeri Bay He söylemiştir. Götürmesini istedikleri şeyi küçük bir çıkında Makina’ya teslim ederler. Çıkını teslim ettiği kişi onu kardeşine yönlendirecektir. Sırada Bay Q vardır. Belediye başkanlığı seçimleri sırasında Makine, Bay He ve restoran patronu Bay Q arasında ulaklık yapmış, sorunların şiddete başvurmadan çözülmesine yardım etmiştir. Sonuç olarak Makine, geçişi Bay Dabılyu, kardeşini bulma işini Bay He, geri dönmeyi de Bay Q aracılığıyla planlar. Ancak sınırın ötesinde fazla kalırsa hem burada annesi hem de orada kardeşi gibi bambaşka kişilere, asıllarının kopyasına dönüşme tehlikesi vardır.
Türkçeye çevrilen ilk romanı ‘Bedenlerin Göçü’ ile tanıdığımız Yuri Herrera, ‘Dünyanın Sonunu Önceleyen İşaretler’de Meksika ile Amerika arasındaki göçlere, yeraltı dünyasının tekinsiz işleyişine yakından bakmamızı sağlıyor. Yine sessizliklerle örülü, hem siyasi hem fantastik hem de distopik bir anlatı. Az sözle çok şey anlatma ustası Herrera; özlü, yoğun ve ekonomik anlatımı çok başarılı biçimde kullanıyor. Sıfat, imge, metafor, argo, küfür, lakap, yerel içki ve yemek adları, tutumlu diyaloglar ve betimlemeler dilin yazınsal gücünü ortaya çıkarıyor. Tekinsiz atmosferle uyumlu yalın ve özlü dil; eylemler, temalar-ölüm, öteki, dil, çok kültürlülük- eşliğinde cehennemin dokuz aşamasını anlatan Aztek mitlerinin izinde çok katmanlı bir yolculuğa çıkıyoruz. Makina’nın kılavuzluğunda çıkılan bu yolculukta okuyucuyu başkalaşım, hayal kırıklığı ve ölüm tehlikesi gibi duygu ve durumlar üzerine derinlikli okumalar bekliyor.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
Gültekin Emre, Radikal Kitap, 13 Mart 2015 Geri Dön Hayat’ta yirmi bir yazar, intihar etmiş bir yazarın ya da bir şairin son günü ele alınıyor. Burada Öyle Biri Yok’ta ise kaybolanların, yitirilenlerin, izleri sürülenlerin üzerine yazılan yirmi bir öykü bir araya getirilmiş. Yaşarken ölen çok olmuştur. Yaşadıklarımız hangimizi ölümle burun buruna getirmedi? Ölüp ölüp dirilmeyi yaşamayan …
Didem Erdiman, İnceleyeen, 12 Şubat 2020 Kimi zaman okuduğumuz bir cümle tüm duygularımızı uyandırır. O an sözcükler olduğu yerden çıkıp içimize sızar. Zihnimiz sözcükleri sıraya dizer, biraz görüntü, biraz ritim ekler. Ne zaman sözcükler gövde bulmak ister. İşte o içimizde saklı kalanlar yüreğimize dokunur, yol bulur, iz bırakır. Tıpkı Çiyil Kurtuluş’un “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” öykü kitabının …
Tuğçe Yılmaz, T24, 6 Kasım 2011 Latin Amerika edebiyatı, yaşanılan ülkenin, üretimleri ne denli etkileyeceğinin bir kanıtı olarak karşımıza çıktı. Sürekli darbelerle ve iç savaşlarla sarsılan ülkelerin, edebiyatı da buna göre şekillendi. Üslup ve anlatım açısından da diğer ülkelerin edebiyatından farklı olan Latin Amerika edebiyatı, özenle Türkçeye çevrilmeye devam ediyor. Eserlerdeki derinliğe ve özgünlüğe karşın, çağdaş …
Kadir Işık, BirGün Kitap, 18 Haziran 2021 Çağatay Yılmaz kısa öykü sınırlarını zorlayan öykülere kocaman hayatlar sığdırmış, olayları adeta adım adım ilerliyor, ince ayrıntılar her satırda kendini gösteriyor, okuru sıkmıyor, dikkatini canlı tutuyor. Çağatay Yılmaz’ın ilk kitabı ‘Bizi Buraya Getiren Şeyler’ Notos Kitap tarafından geçen yılın son aylarında yayımlandı. Kitap on iki öyküden oluşuyor. Yazar …
Makina’nın peşinde cehennemde yolculuk
Serkan Parlak, Edebiyathaber, 2 Haziran 2020
1970’te Meksika’nın Actopan şehrinde doğan Yuri Herrara, New Orleans’ta, Tulane Üniversitesi’nde Latin Amerika edebiyatı ve yaratıcı yazarlık dersleri veriyor. Yazar, öğrenimini çeşitli üniversitelerde siyaset bilimi, yaratıcı yazarlık ve edebiyat üzerine yaptı. Hem üçleme hem de birbirinden bağımsız okunabilen üç romanından Bedenlerin Göçü 2018’de son romanında olduğu gibi Bülent Kale’nin yetkin çevirisiyle Türkçe yayımlandı. Haziran 2019’da çıkan Dünyanın Sonunu Önceleyen İşaretler ve önümüzdeki aylarda yine Notos Kitap tarafından yayınlanacak olan Krallığın İşleri romanlarıyla İspanya’da önemli ödüllere layık görüldü. Herrera, İspanyolcayı en iyi kullanan Meksikalı yazar olarak nitelendiriliyor.
Romanın ilk bölümü okuyucunun zihninde atmosfer, kişiler, olay örgüsü ve temalara dair genel bir çerçevenin izleriyle açılıyor. Başkahraman Makina isimli genç kadın annesinin isteği üzerine sınırı geçip geri dönmeyen kardeşini bulmak üzere harekete geçer. Onu geçmişe dönüşlerle daha iyi tanırız. Sınırdaki bir köyde santral görevlisidir, üç dil bilir. Tercümanlık ve arabuluculuk yapar. Ne zaman susması, ne zaman konuşması gerektiğini bilen cesur ve gururlu bir kadındır. Bu yolculukta Makina’nın dört patrondan yardım alması şarttır. Annesi eline tutuşturduğu kâğıtla onu Küçük Şehir’e gönderir. Bütün gününü Türk hamamında fayanslara yapıştırdığı gazeteleri okuyarak geçiren Bay Dabılyu’nun ofisinde susuzluğunu giderir. Annesine vefa borcu olan Bay Dabılyu geçiş için sınırdaki adamına haber gönderir. Makina’nın ikinci durağı Bay He’nin mekânıdır. Patron, üç kiralık katille oyun oynamaktadır. Kardeşine bir meseleyi halletmesi için gitmesi gereken yeri Bay He söylemiştir. Götürmesini istedikleri şeyi küçük bir çıkında Makina’ya teslim ederler. Çıkını teslim ettiği kişi onu kardeşine yönlendirecektir. Sırada Bay Q vardır. Belediye başkanlığı seçimleri sırasında Makine, Bay He ve restoran patronu Bay Q arasında ulaklık yapmış, sorunların şiddete başvurmadan çözülmesine yardım etmiştir. Sonuç olarak Makine, geçişi Bay Dabılyu, kardeşini bulma işini Bay He, geri dönmeyi de Bay Q aracılığıyla planlar. Ancak sınırın ötesinde fazla kalırsa hem burada annesi hem de orada kardeşi gibi bambaşka kişilere, asıllarının kopyasına dönüşme tehlikesi vardır.
Türkçeye çevrilen ilk romanı ‘Bedenlerin Göçü’ ile tanıdığımız Yuri Herrera, ‘Dünyanın Sonunu Önceleyen İşaretler’de Meksika ile Amerika arasındaki göçlere, yeraltı dünyasının tekinsiz işleyişine yakından bakmamızı sağlıyor. Yine sessizliklerle örülü, hem siyasi hem fantastik hem de distopik bir anlatı. Az sözle çok şey anlatma ustası Herrera; özlü, yoğun ve ekonomik anlatımı çok başarılı biçimde kullanıyor. Sıfat, imge, metafor, argo, küfür, lakap, yerel içki ve yemek adları, tutumlu diyaloglar ve betimlemeler dilin yazınsal gücünü ortaya çıkarıyor. Tekinsiz atmosferle uyumlu yalın ve özlü dil; eylemler, temalar-ölüm, öteki, dil, çok kültürlülük- eşliğinde cehennemin dokuz aşamasını anlatan Aztek mitlerinin izinde çok katmanlı bir yolculuğa çıkıyoruz. Makina’nın kılavuzluğunda çıkılan bu yolculukta okuyucuyu başkalaşım, hayal kırıklığı ve ölüm tehlikesi gibi duygu ve durumlar üzerine derinlikli okumalar bekliyor.
Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/notoskitap/public_html/wp-content/plugins/nm-custom-code/includes/post-social-share.php on line 16
İlgili Yazılar
Gidenler ve bulunamayanlar…
Gültekin Emre, Radikal Kitap, 13 Mart 2015 Geri Dön Hayat’ta yirmi bir yazar, intihar etmiş bir yazarın ya da bir şairin son günü ele alınıyor. Burada Öyle Biri Yok’ta ise kaybolanların, yitirilenlerin, izleri sürülenlerin üzerine yazılan yirmi bir öykü bir araya getirilmiş. Yaşarken ölen çok olmuştur. Yaşadıklarımız hangimizi ölümle burun buruna getirmedi? Ölüp ölüp dirilmeyi yaşamayan …
Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı
Didem Erdiman, İnceleyeen, 12 Şubat 2020 Kimi zaman okuduğumuz bir cümle tüm duygularımızı uyandırır. O an sözcükler olduğu yerden çıkıp içimize sızar. Zihnimiz sözcükleri sıraya dizer, biraz görüntü, biraz ritim ekler. Ne zaman sözcükler gövde bulmak ister. İşte o içimizde saklı kalanlar yüreğimize dokunur, yol bulur, iz bırakır. Tıpkı Çiyil Kurtuluş’un “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” öykü kitabının …
Latin Amerika edebiyatında bir “Sayıklama”
Tuğçe Yılmaz, T24, 6 Kasım 2011 Latin Amerika edebiyatı, yaşanılan ülkenin, üretimleri ne denli etkileyeceğinin bir kanıtı olarak karşımıza çıktı. Sürekli darbelerle ve iç savaşlarla sarsılan ülkelerin, edebiyatı da buna göre şekillendi. Üslup ve anlatım açısından da diğer ülkelerin edebiyatından farklı olan Latin Amerika edebiyatı, özenle Türkçeye çevrilmeye devam ediyor. Eserlerdeki derinliğe ve özgünlüğe karşın, çağdaş …
Yaşadığımız zor günleri yeniden sorgulamak
Kadir Işık, BirGün Kitap, 18 Haziran 2021 Çağatay Yılmaz kısa öykü sınırlarını zorlayan öykülere kocaman hayatlar sığdırmış, olayları adeta adım adım ilerliyor, ince ayrıntılar her satırda kendini gösteriyor, okuru sıkmıyor, dikkatini canlı tutuyor. Çağatay Yılmaz’ın ilk kitabı ‘Bizi Buraya Getiren Şeyler’ Notos Kitap tarafından geçen yılın son aylarında yayımlandı. Kitap on iki öyküden oluşuyor. Yazar …